Yemen, Suriye, Libya, Bahreyn
Arap dünyasında hâkim sistemlere karşı halk ayaklanmalarının sürdüğü dört ülkede yaz sıcağını bastıran oldukça sıcak, ateşli günlere girildi. Bugünkü yazımızda da son gelişmelerle ilgili özet bilgiler vermek ve kısa değerlendirmeler yapmak istiyoruz.
Başta bu ülkelerle ilgili genel bir değerlendirme yaparsak tümünde de yönetimlerin hem halklara hem de kendilerine karşı ciddi hata yaptıklarını söylememiz gerekir. Bu yönetimler, halklarının meşru ve haklı istekleri karşısında mutedil ve uzlaşmacı bir tutum sergileselerdi daha fazla kan dökülmeden çözüm formülleri üzerinde ittifak sağlanabilirdi. Ama yönetimler kuvvetin her şeyi çözebileceği kanaatiyle halkları hâlâ köleleştirilmiş kalabalıklar olarak önlerinde boyun eğmeye zorluyorlar. Bu şekilde gücün ve şiddetin hâkimiyetine dayalı yönetimin istikrarlı bir yapı oluşturması mümkün değildir. Böyle bir yönetim işgal yönetiminden farksızdır ve halkın onayıyla değil sürekli kılıcın gücünü kullanarak hâkimiyetini sürdürme ihtiyacı duyacaktır. Kılıcın gücü ise kararlılıkla sürdürülen geniş tabanlı bir halk hareketinin gücüne mutlaka yenilir. Tarih bunun örnekleriyle doludur.
Yemen'de Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih, Körfez İşbirliği Konseyi'nin öncülüğünde hazırlanan ve muhalif hareketin de kabul ettiği son şekli verilen anlaşmayı imzalamaktan vazgeçmeseydi hem kendini sağlama almış hem de daha fazla kan dökülmesinin önüne geçmiş olacaktı. Ama maalesef ya birilerinin fitnelerinden dolayı ya da içindeki bazı tereddütlerin tahrikiyle ciddi hata yaptı. Emrindeki silahlı mekanizmanın gücünü bir kez daha denemeye kalkıştı. Fakat bu deneme daha fazla bataklığa saplanmasına yol açtı ve daha önce silaha başvurmayan aşiretler bu kez ellerindeki silahı kullanmaya başladılar. Oysa Yemen'de aşiretlerin bu konuda ciddi imkâna sahip oldukları ve silahlarını devreye sokmalarının büyük bir risk oluşturduğu biliniyordu. Artık hükûmet güçleri şiddetin dozunu ne kadar artırsalar da geri adım atmaya zorlanan taraf iktidar olacaktır. Aşiretlerin de yeni bir anlaşmaya yanaşmayacakları tahmin ediliyor. O yüzden Salih beyaz bayrak çekme noktasına doğru sürükleniyor. Sonrasında Bin Ali gibi ülkesini terk etmeyi mi yoksa Hüsni Mübarek gibi hesap vermeyi mi tercih eder bilemiyoruz.
Suriye'de Beşşar Esed görünüşte bir genel af ilan etti. Ama bu konudaki kararı biraz olağanüstü hali kaldırma kararına benziyor. Hatırlanacağı üzere en şiddetli saldırılarını, en geniş çaplı ev baskınlarını ve tutuklamaları olağanüstü hale son verdiğini duyurduğu gün gerçekleştirmişti. O yüzden genel af kararı da tatmin edici değil. Önemli olan uygulamadaki inandırıcılığı ve geleceğe dönük güven vericiliği. Ne var ki geleceğe dönük güven vericiliğini zaten kaybetti. Muhalif hareket edindiği tecrübeden dolayı Esed'in şu an köşeye sıkıştığı için aldığı kararları ümit verici bulmuyor ve onun gücü elde tutacağı bir ortamda gerçekleştirilecek uzlaşmadan güvenli bir ortama geçilemeyeceği endişesini taşıyor. Yarın bir gün kendini sağlama alması, muhalefetin de yeniden kollarının bağlanması durumunda bütün her şeyin sıfır noktasından da geriye gideceğini, zulme karşı başkaldıranların hesaba çekileceğini düşünüyor. Esed'in daha önce verdiği sözlerde durmamasının yanı sıra Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in anlaşmanın eşiğinden dönüp saldırıları yeniden başlatması da bu konudaki tereddütlerin artmasına sebep oldu.
Libya'ya NATO müdahalesi bu ülkede halkın meşru taleplerine ve direnişe hiçbir katkı sağlamadığı gibi olumsuz sonuçlar doğurdu. NATO'nun Afganistan'a müdahalesiyle Libya'ya müdahalesi arasında hiçbir fark yoktur ve uluslararası emperyalizmin siyasi ve askerî hesaplarının önünü açmaktan başka bir amaç taşımamaktadır.
Bahreyn'de yaşananlar halk ayaklanmalarının yaşandığı diğer ülkelerdeki olayların gölgesinde kaldı. Suudi Arabistan buradaki krallık rejimine destek için asker gönderdi ve ayaklananlara karşı yoğun şiddet kullanılıyor. Bununla birlikte ayaklanma bastırılabilmiş değil. Son günlerde çatışmaların şiddetlendiği ve çok sayıda yaralı olduğu birçok kişinin de tutuklandığı bildiriliyor. Bu ülkede çatışmaların sadece şehir merkezlerinde kalmayıp kırsal alana da sıçradığı haberlerde dile getiriliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.