Yunus Vehbi Yavuz

Yunus Vehbi Yavuz

Nimetin kıymetini bilmeliyiz

Nimetin kıymetini bilmeliyiz

Şükretmesini bilmeliyiz. Zira şükredince nimetler artar, en azından sürekli olurlar. Bir nimetin şükrü ifa edilmez de şeytani ve nefsanî arzu ve heveslere dayalı bir yol izlenirse, o zaman eldeki diğer nimetler de kaybedilebilir.
Rahmetli Turgut Özal, iktidar olunca, Allah onun vasıtasıyla Türk milletine birçok nimetler dağıtmıştı. O, “çağ atladık” diyordu, fakat kimse buna inanmıyordu. Hatta muhalif görüşlüler kendisiyle alay ediyorlardı. Oysa rahmetli Özal bize çok şey kazandırdı.
O’nun döneminde bolluk geldi, rahmet geldi, özgürlük geldi. Dış ticareti Türk milletine o öğretti. Bilginin, kültürün yayılmasına çalıştı, çok şey başardı. “Ülkeye Yüz bin Bilgisayar Girecek” deyince, çılgın bir proje gibi herkes şaşırıp kalmıştı. Özel TV ve özel radyoların önünü açmıştı. Düşünce ve kültür tekelini kırmıştı. Türk milletini düşünce zenginliğine doğru yürütmüştü. Müslümanların korkulu rüyası olan meşhur 143. Maddeyi kaldırmıştı.
Rahmetli Özal iktidarda iken gözlerini koltuk ve iktidar hırsı bürüyen muhalif görüşlü devlet ve siyaset adamlarının menfi propagandaları ve onlara uyan zavallı bazı kesimler de bu nimetlerin kıymetini bilemediler. Bunca gelişmeyi görmezden geldiler. Bununla ilgili bir hatıramı aktarmak istiyorum. Özal’ın vefatından yaklaşık on yıl sonra 2001’li yıllarda, tanınmış bir sanayici ve iş adamı ile sohbet ederken, geçirilmekte olan büyük krizden şikâyet ediyordu. O sohbette aynen şöyle dediğini hatırlıyorum: “Maalesef, hayatta iken Özal’ın kıymetini bilemedik. Muhalif partilerin insafsız sözlerine aldandık. Dolayısıyla biz de ona muhalif davrandık. Çok büyük işler başardı, Türkiye’nin yolunu açtı. Çektiğimiz sıkıntılar bunun farkına varamamaktandır.”
Bugün de tıpkı Özal dönemi gibi bir dönemi, hatta daha ileri bir dönemi yaşıyoruz. Denilebilir ki, rahmetli Özal’ın açtığı yol geniş bir cadde haline getirilmiştir. Gerek siyasi gerek sosyal alanlarda çok büyük mesafeler alınmıştır. Özal’ın başlattığı büyük hamle hedefine doğru götürülmüş ve millete hizmet yolunda dev adımlar atılmıştır. Doğrusunu söylemeliyiz; bir devrim yaşanmıştır.
Ekonomik alanda, enflasyon tek rakama indirilmiş, ülke bölünmüş yol ağları ile örülmüş, devlet gibi dev devlet daireleri inşa edilmiş, evsizlere ev inşa edilerek dar gelirli birçok aile ev sahibi yapılmış, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarında büyük bir devrim yaşanmıştır. Susuz ve yolsuz köy kalmamış, köylerin yolları bile asfaltlanmaya başlamıştır. HES projeleri ile akarsuların enerjisi hizmete dönüştürülmüş, millet akarsulara bakar olmaktan kurtarılmış, hepsinden önemlisi toplum kalkınmasının önündeki müstahkem duvarlar yıkılmıştır. Herkes eşit haklara sahip birer vatandaş olmanın tadını tatmıştır.
Milletin ilerlemesine ve manevi değerlerine geçit vermeyen anayasal kurumlar, milletin temsilcilerinin emrine verilmiş; dar çerçeveli anti demokratik usullerle atanan Anayasa Mahkemesi üyeleri, Danıştay üyeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin seçimi iki elin parmakları kadar bürokrat arasından seçilirken, en büyük nimet ve hizmet olarak gördüğümüz anayasa değişikliği ile, şimdi binlerce hâkim, savcı ve devlet memuru tarafından seçilmektedir. Hak yerini bulmuştur.
Herkesin şikâyetçi olduğu 12 Eylül ihtilalini yapanlar sorguya çekilmektedir. Ordu’dan haksız yere atılan ve gavur zulmüne maruz kalan sivil-asker, mazlum devlet memurlarına geçmiş bütün hakları iade edilmiş, zulümler sona erdirilmiştir. Artık Ordu’dan haksız yere, personel çıkarma işine son verilmiştir. Okullardaki başörtüsü zulmü de sona erdirilmiş ve bu alanlarda gelecekte daha büyük başarılara imza atılacaktır. Kısaca zulüm kaldırılmıştır. Zulmü kaldırmak azımsanacak bir olay değildir. İşte bu sayılanların hepsi büyük birer nimettir.
Sadece nüfus kâğıdı göstererek, Türkiye’nin neresinde olursa olsun, vatandaşlar doktora başvurmakta, tedavisi için gerekenler parasız yapılmakta, ilaç her yerden alınabilmektedir. Bu hizmetler küçümsenecek işler değildir. Bu fakir her yıl yaz tatilini geçirmek üzere, Trabzon’un Sultanmurat yaylasına gider. Karayollarının olumsuzluğu sebebiyle, 1200 Km. uzunluğu olan yolda mutlaka bir gece yatmak ihtiyacı olurdu. Çünkü yollar virajlı ve vasıtalar kalabalıktı, hem zihnen yoruluyordum, hem de mesafe alamıyordum.
Geçen yıl, Ramazan’ın son günü sahur vaktinde, Trabzon’dan yola çıktım, Ramazan olmasına rağmen, çok yorulmadan ikindi vaktinde İstanbul’a geldim. Yollar cam gibi idi. Bu hizmeti görmezden gelemeyiz. Bu çok büyük bir olaydır.
Yapılan bu hizmetler bize gökten inmedi. Bunları becerikli ve başarılı birileri yaptı. Kim yaptıysa çok büyük bir iş yaptı. Allah yapanlardan razı olsun. Bu hizmeti inkâr etmek, şükretmemek, nankörlük yapmak anlamına gelir ki, sonra Allah bu nimetleri de elimizden alabilir. Allah bir siyasi kadroya yetenek vermiş, hizmet için önünü açmışsa ve de iş yapabiliyorsa, daha büyük hizmetlere imza atması için onu ödüllendirmek gerekir.
Seçimden sonra yeni Anayasa’ının yapılması, kanaatimizce en büyük hizmet olacaktır. Bunun gerçekleştirilmesi ile Türkiye çağ atlamayacak, belki uçarak mesafe alacaktır. Bu bakımdan mevcut iktidarın mutlaka % 50’nin üzerinde oy alması gerekir. Bize can-ü gönülden hizmet verenlere bizim vereceğimiz ödül işte budur. Yoksa bu nimetleri de kaybedebiliriz. Sonra pişmanlık fayda vermez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yunus Vehbi Yavuz Arşivi