Öcalan’lı ittifak
Seçimlerden sonra Öcalan’ın serbest bırakılacağı dedikoduları üzerinden menfi-müspet seçim çalışmaları yürütülüyor. Ve pek çok alanda el ele vermiş olan Statüko + CHP + MHP ve şüphesiz BDP bu sahada da aynı iddia üzerinden politika yapıp oy toplamaya çalışıyor. Artık Ak Parti’ye karşı ittifak yaptıklarından zerre kadar kuşku duymadığım çevrelerin, partilerin, yapıların son ortak kozu bu; “Öcalan seçimlerden sonra serbest bırakılacak”.. Bahçeli biliyorsunuz yüksek perdeden dillendirdi bu iddiayı. Hükümetin, İmralı ile pazarlık yaptığını iddia ederek oy istiyor seçmeninden. Yani bu politikanın kategorik olarak karşısında. Ama kullandı mı, kullanıyor.. Leyla Zana ise, coşkulu kalabalığa doğru bakıp; “Devlet size Öcalan’ı da seçimden sonra getirecek” dediğinde ise Bismil’de onun mitingindeydim. Yani toplamda meseleye olumlu da baksa olumsuz da baksa, Zana ile Bahçeli aynı yerde.. CHP’nin durumu ise biraz farklı.. O da aynı konu üzerinden politika yürütüyor ama durduğu yeri netleştirebilmiş değil henüz.. Kılıçdaroğlu; “Eğer, PKK ‘ben elime yeniden silah alıyorum’ diyorsa, herhalde Başbakan’ın görüşmelerin hangi noktada tıkandığına ilişkin bir açıklama yapması lazım” diyerek pazarlık yapıldığını ima ediyor. Bu CHP açısından anlaşılabilir bir durum. Ama İstanbul milletvekili Adayı Çetin Soysal’ın; Öcalan’ın ev hapsi ile ilgili bir soruyu, “tartışılmalı, konuşulmalı” diye cevaplaması kafaları karıştırmıyor değil. Sonuçta CHP her şartta Öcalan’ın serbest kalacağı iddiası üzerinden siyaset üretiyor ama bundan memnuniyet mi duyuyor yoksa başka bir şey mi düşünüyor, bunu anlayamadık.. Bu noktada durulan yerle ilgili kapı statükonun sermaye kanadınca açılmıştı hatırlayacaksınız. İshak Alaton yanına Leyla Zana’yı da alarak ne dedi? “TBMM, insanları Öcalan’ın ev hapsi fikrine alıştırsın” dedi değil mi? Bize de dönerek dedi ki; “alışın bu fikre”. Aynı Alaton, TÜSİAD’ın toplantısında, Anayasa sunumunun ardından kürsüye gelen Cem Boyner’in; “Bireyin özgürlüğü ülkenin bölünmesinden daha önemlidir” sözünü de ayakta alkışlamıştı.. Şimdi daha net mi kafanızda ittifakın Öcalan ayağı?..
KARİZMA
Rota haber’den Meryem Gayberi yazdığında fark ettim ne yalan söyleyeyim. Bütün seçim kampanyası boyunca, dişlerin sökülmesinden tutun da ana...’lara kadar varan bir üslubun bir açıklaması olmalıydı. Bunu başka bir siyasetçi yapsa anlayacağız ama Kılıçdaroğlu’nun prezentasyon şekli başka olmuştu bize. Onun için demişlerdi ki; “sakin güç”, “gandhi” vs... Oysa ne oldu da, Kılıçdaroğlu bu hale geldi.. Meryem Gayberi, TOBB toplantısı sırasında aslında Başbakan’ı gördüğünde ayağa kalkmaya hazırlanan Kılıçdaroğlu’nun bir anda fikir değiştirip yerine oturduğunu anlatıyor. Demek ki nezaketini, kibarlığını içinde saklıyor. Fakat bunları da yapıyor.. Çünkü bu üsluba kendi karar vermiyor. Siyasal iletişimcisi her kimse, onu, rakibinin karizması üzerinden yönlendiriyor. Karşı tezlerle yenemeyeceği Erdoğan’ın, sarsılmaz karizmasını zedeleyerek puan toplamaya çalışıyor. Peki ama bunca gayret neticesinde partisine kaydıracağı oyun rakamsal değeri ne ola ki? % 1 mi, 2 mi?.. Değer mi bunun için kişiliğinden taviz vermeye Kılıçdaroğlu? Kalın sağlıcakla.