İHH ve kardeş ülke Pakistan çalışmaları
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kan ise, Milletleri de büyük yapan; uğrunda verilen destansı mücadeleler ve o milletin evlatlarının gerek kendi memleketlerinde ve gerekse dara düşen diğer ihtiyaç sahibi insanların bulunduğu bölgelerde gösterdiği büyük fedakârlıklardır. Yaptığı olağan üstü başarılı insani yardım organizasyonları ve büyük ses getiren Mavi Marmara atraksiyonu ile tüm Dünyanın takdirini kazanan İHH İnsani Yardım Vakfı’nın daveti ve Mavi Marmara gazilerinden Hanefi Sinan kardeşimin refakatiyle geçen hafta kardeş ülke Pakistan’a yapılan bir seyahate bende iştirak ettim. Bu gezi boyunca ülkem ve milletim adına gurur ve onur yaşadım. Habervaktim.com takipçileri ile de bu onuru paylaşmak istiyorum.
02 Haziran Perşembe öğlene doğru Ankaradan otomobille İstanbul’a, İHH’nın genel merkezine, diğer geziye katılacak arkadaşlarla orda buluştuktan sonra da hep beraber Atatürk hava limanına hareket ettik. Bu bir haftalık onur ve gurur gezisine katılan değerli dostlara gelince; Mavi Marmara gazilerinden Konya özel Selçuklu hastanesinde görevli Operatör Dr. Hasan Hüseyin Uysal, Mavi Marmara Derneği başkanı ve aynı zamanda Mavi Marmara gazisi İsmail Yılmaz, Mavi Marmara şehitlerinden merhum Cengiz Songür’ün oğlu İsmail Songür kardeşim , İHH gönüllülerinden İstanbul Mehmet Akif Ersoy eğitim hastanesi başhekim yardımcısı Dr. Doğan Uysal ve yine İstanbul’dan gönül ve hizmet adamı bir esnaf Yüksel Fırat’tan oluşuyordu. Emirates Havayollarına ait tarifeli uçakla önce Dubai’ye, oradan da asıl hedef noktamız olan Pakistan İslam Cumhuriyetinin başkenti İslamabad’a ulaştık. Bizi havaalanında İHH’nın Pakistandaki faaliyetlerini ortaklaşa yürüttüğü Hubeyb Vakfı’nın (Hubaib Foundation) güler yüzlü elemanları karşıladı. Bu dost ve kardeş yüzler yorgunluğumuzu bir nebze bize unutturmaya yetti bile.
Önce dinlenip biraz daha yol yorgunluğumuzu atalım diye otelimize, bir süre sonra da Cuma namazı için, mimarı Vedat Dalokay olan ve bahçesinde eski liderleri Ziyaul Hak merhumun bulunduğu muhteşem Faysal Camiine gidiyoruz. Böylece zorlu Pakistan ziyaretlerimiz başlamış oluyor. Zorlu diyorum, çünkü sıcaklık 40-50 arasında değişiyor. Ulaşım imkanları kısıtlı, elektrikler bizde eskiden olduğu gibi sık sık kesiliyor.
Pakistan 160 milyon nüfuslu gelişme yolunda bir ülke. Dört eyalet (KPK, Sind, Pencap ve Belucistan) , bir bölge (Gilgit-Belistan) ve Keşmir özerk bölgesinden oluşan siyasi bir yapısı var. Müesseseleri yeterince gelişmemiş, oturmamış. Muhammed Ali Cinnah’la başlayan idari serüven Zerdari’nin Cumhurhurbaşkanlığı ile devam ediyor. Benazir Buttonun ölümü, sevenlerini ümitsizliğe düşürmemiş. Her tarafta hala fotoğrafları asılıyor ve referans isim olarak anlaşılıyor. Asker ve istihbarat çok güçlü ama gerek Ladin operasyonu ve gerekse mütemadiyen hız kazanan ABD ordusunun anlamsız ve hep sivil ölümlerle neticelenen saldırıları halkı patlama noktasına getirmiş.
Başkanlığını, Pakistan’a kendini adamış iyi bir hukukçu olan Nedim Ahmed Khan’ın yürüttüğü Hubeyb Vakfı yıllardır insani yardım faaliyeti yapmaya çalışan bir müessese ama İHH’nın sağladığı cansuyu sayesinde çok daha etkili bir konuma gelmeyi başarmışlar. Önceleri Afganistandan gelen mültecilerin ağır sorunları ile ilgilenmek üzere faaliyete başlayan, deprem ve sel felaketi ile mücadele edeceği zeminler daha da genişleyen vakıf, Pakistan’ın her eyaletinde teşkilatlanmış durumda. Ehil insanlardan oluşan kadrosu sayesinde hep aranır olmuş. Bölgeyi ve sorunları iyi biliyor olmaları İHH’yı da rahatlatmış. Halen son derece önemli projeleri birlikte yürütüyorlar.
Pakistanda İHH’nın temsilciliğini iyi yetişmiş genç bir lider, Malatyalı Mehmet Kara kardeşimiz yürütüyor. Burada sadece İHH’yı değil, aynı zamanda Türkiye’yi de güzel bir şekilde temsil ediyor. Yardımları koordine ediyor, Hubeyb Vakfı yetkili ve çalışanlarını motive ediyor. Pakistan halkı ve toplum önderleri nezdinde büyük bir itibara sahip. Aslında ona bu itibarı gösterenler, Milletimizin bir ferdi ve İHH bağışçılarının bir temsilcisi olarak onu bağırlarına basıyor. Hem çok seviliyor ve hem de sözü dinleniyor. Valilerden generallere, senatörlerden milletvekillerine, barolardan sivil toplum kuruluşlarına kadar uzanmayı ve hepsiyle son derece iyi ilişkiler kurmayı başarmış. Gittiği yerde ayakta karşılanıyor ve hürmet görüyor. Ona gösterilen ilgi ve saygıyı bizden de esirgemiyorlar. Onların o zorlu şartlardaki fedakarane çalışmaları sayesinde Türkiye-Pakistan kardeşliği her zamankinden daha fazla seviye kazanmış.
İHH’nın Pakistandaki kardeş kuruluşu Hubeyb Vakfı ile birlikte yürüttüğü çalışmaları çok geniş bir zeminde duruyor. Bu sınırlı yazıda ancak başlıklar halinde bu faaliyetlere değinmek mümkün olacak. Her gördüğümü sizinle paylaşmak ancak geniş bir makalenin işi olabilir. Yine zaman zaman bu konuya değineceğimi de bilmenizi isterim. Depremden sonra başlayan faaliyetler, sel felaketinin ardından daha da hız kazanmış gibi görünüyor. Deprem ve sel felaketlerinden sonra acil insani yardım faaliyetleri, kız ve erkek yetimhaneleri, Dini eğitim veren medreselere destekleri, su arıtma tesisleri, afet konutları, Hastane ve Diyaliz merkezi inşaatları, meslek edindirme kursları, hapishanede diyet ödeme çalışmaları, yoksulluktan evlenemeyenlerin düğün merasimleri ve kurban faaliyetleri sadece bunlardan bir kaçı. Ama özellikle şunu belirtmek isterim ki gezimizin son gününde Sind eyaletinin Dadu şehrinde Ankara İHH’nın sponsorluğunda yaptırılan 25 tane kalıcı afet konutunun anahtar teslimi, adak kurbanı kesim ve dağıtımı ve de aynı köyde 15 çiftin düğün merasimleri beni çok etkiledi. İHH onların yüzünü güldürdü, Allah’ta katkısı olan herkesin yüzünü güldürsün. Düğün alanını dolduran kalabalığın “yaşısın Türkiye-Pakistan dostluğu” sloganları hala kulaklarımda çınlıyor.
Ve netice olarak şunu ifade etmeliyim ki, Türkiye-Pakistan dostluğu’nun devamı adına çok önemli hizmetler veren İHH, Pakistanda gönülleri fethetmiş durumda. Bu hayır çorbasında benimde tuzum bulunsun istiyorsanız, bu faaliyetleri iyiden iyiye araştırmak durumundasınız. İHH İnsani Yardım Vakfı’na 02126312121 nolu telefondan ulaşmanız mümkün. Kervan henüz göçmeden şu mübarek günler hürmetine güzelliklere doğru bizde yelken açalım…
Mübarek üç aylarınızı kutluyor, yüce Mevladan cümlemizi Recep ayına ulaştırdığı gibi Şaban-ı Şerife ve ardından da on bir ayın sultanı Ramazana ulaştırmasını ve hakkımızda hayırlara vesile kılmasını diliyorum. Allah’a emanet olun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.