Mehmet Emin Genç

Mehmet Emin Genç

Bolu'daki haberciler toplantısı

Bolu'daki haberciler toplantısı

Aracımızı burnu doğrultusunda Ankara’nın batıdan çıkış yoluna döndürdüğümüzde şehir yanıyordu. Meteorolojinin dediğine göre Başkent en sıcak günlerindeydi ama buna rağmen sıcaklık mevsim normalinde sayılırdı. Neyse! En az iki gün burada olmayacak ve Bolu dağının eteklerinde serin serin orman havası soluyacaktık ya önemli olan buydu.

“Benim abem!” Ahmet Yozgat’la beraberdik; Bolu’ya gidiyorduk, hem orada dostların tertip ettiği bir toplantıya katılacak hem de iki gün dinlenecektik. Yeni tanışıklıklarımız olacak, farklı fikirleri dinleyecek ve ufkumuzu açacaktık. Sonuçta karlı bir gezinin başındaydık.

Medya sektörüne yakın bilir; 1860’lardan beri basın-yayının merkezi İstanbul’dur. İstanbul’da da Babıâli / Cağaloğlu semtidir. Zaten sinemaya, yerleştiği sokağın adından ötürü Yeşilçam dendiği gibi basın–yayın âlemi de Babıâli olarak anılırdı. diyorum zira son yirmi yılda âlem dağılmaya yüz tuttu ve hemen hemen tüm gazeteler, Babıâli’den taşındı ve özellikle de Bağcılar ilçesinin İkitelli semtinde konuşlandı. Bu nedenle medya âlemin de bu adla anılır oldu: İkitelli basını ya da medyası…

Yüz elli yıl önce İstanbullu olarak doğan basın – yayın dünyası bu durumunu sürdürdü. Fakat zamanla Anadolu’da bu işe heveslendi. Ülkenin hemen hemen her şehrinde dergiler ve mahalli gazeteler filizlenmeye başladı. Bu güzel bir gelişmeydi ama imkânsızlıklar nedeniyle “Anadolu basını” İstanbul’a göre “Kalite fukarası” kaldı. Tabi muhteva yönünden de zayıftı. Bu yönüyle Anadolu basını Babıâli tarafından dikkate alınmadı hatta “Taşra basını” yaftasıyla küçümsendi de diyebiliriz. Eh, olacak o kadar!

Ankara’da altı yıldan bu yana yayınlanmakta olan “haber Ajanda” dergisi, İstanbul medyacıları tarafından küçümsenmeyecek kadar profosyonel! En az İkitelli dergileri kadar kaliteli, içeriği dolgun bir yayın organı olarak göz dolduruyor yani o bir “taşra dergisi” değil “merkez mecmuası…”

Hemşerim ve dostum Yavuz Selim Bey’in sahipliği ve yayın yönetmenliğinde yayın hayatına başlayan Ajanda, bu arada kalitesinin yanı sıra yazar kadrosunu da inanılmaz bir biçimde artırmış ve kadrosunda ellinin üzerinde usta kalemi barındırır hale gelmiş. Böyle bir taşra dergisi var mı âlemde! Haber Ajandanın taşralığı sadece adresinde kalmış durumda bakarsın onu da atlar ve Medyanın gözesine taşınıverir. Ee, bazen hicret kaçınılmaz olur ya… Hayırlısı!


Altı yaşında bir delikanlı olan Ajanda’nın tek kötü yanını da söylemezsek ağzımız çarpılır. Dergide uzun zamandan beri yazan çizen ellinin üzerindeki güçlü kalem erbabının birçoğu, halen taşınmıyorlar. Daha doğrusu birbirlerini yazılarında ve yazılarının üzerine konan minnacık fotoğraflarında tanıyorlar.

Bizim Yavuz Selim güzel düşünmüş, yazarlarını iki günlüğüne, Ankara dışında bir araya getirmeye, onların tanışmalarını ve görüş alışverişinde bulunmalarını sağlamaya karar vermiş. Bu iş için en ideal yeri, Bolu’yu seçmiş. İşte, bu nedenle biz de Ankara’dan ayrılmış ve yeşillikler kentinin yolunu tutmuştuk. Kemerleri takmış gidiyorduk.

Bolu’ya öğlen vakti ulaştık. Kalacağımız otel, şehrin dışında zümrüt gibi bir orman içinde, Ankara İstanbul karayolunun kenarında, yöresel mimari tekniğiyle inşa edilmiş bir güzel mekân… Kopleks… Sadece otel değil içinde futbol sahası, yüzme havuzu, fitnes ve kondisyon salonları, etrafında yürüyüş parkurları yer almakta. Anladığımız kadarıyla otel, daha çok sporculara hizmet veriyor yani futbol ve diğer spor takımlarının kamp yeri olarak tercih ettiği bir tesis olarak görünüyor. Bu manada, bizim orada olduğumuz günlerde bir Arap, bir de Türk futbol takımı otelde kamp yapıyordu. Otel duvarına daha önce tesiste kamp yapmış futbol takımlarının ve ünlü futbolcuların adları çakılmış, bildiğimiz isimlerden katılmayan yok gibi…

Koru otel’e ulaştığımızda öğlen oluşu nedeniyle ilk işimiz, tesisin aşevini ziyaret etmek oldu. Burada size mutfak personelinin nezaketini mi anlatayım yoksa sunduklarını mı? En iyisi ikisini de anlatmayım zira her iki durumda “anlat anlat bitmez cinsten…” Memleketin hizmet sektörü almış başını gidiyor.

Ajanda Milleti, üç eksik beş fazlasıyla tekmili birden Koru hoteldeler… Geniş bir salonda toplandık, tanıştık, konuştuk, çay içtik… Ajanda’nın geleceğine dair görüşlerin belirtildiği toplantı birkaç oturum halinde devam etti. Çok özgür fikirler çıktı, dergiye yeni bir rota çizildi, daha dinamik ve atılgan bir dergi için ne gibi hamleler yapılması hususunda kararlar alındı. Elhasıl verimli bir toplantı oldu.

İki günün sonunda “kardeşler” en kısa zamanda tekrar toplanmak dileğiyle vedalaştılar. Arabalar dönüş yolunu koşmaya başladı.

Sonuç olarak şunu da ekleyelim: Kısa zamanda Ajanda etrafında çok güzel gelişmeler olacak. İnşallah! ”şimdiden haberiniz olsun.” Haber Ajanda’da…”

Allaha emanet olunuz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Emin Genç Arşivi