Mehmet Emin Genç

Mehmet Emin Genç

Doğrusu Gidişatımız İyi Değil!

Doğrusu Gidişatımız İyi Değil!

Dünya, toplumsal iletişim yollarının açılması ve medyanın etkisiyle tam bir “birleşik kaplar benzeşmesine doğru yol almaktadır yani sosyal çeşitlilik hızla tek tipleşme düzlemine kaymaktadır. Buna Dünyanın tek bir köye dönüşmesi de diyebiliriz. Bu da beraberinde bazı tehditleri taşıyor.

Gerek sınırlarla belirginleştirilmiş gettolara benzetilebilecek devletler, gerekse aynı devletin içinde, yönetimsel kolaylık sağlamak için hayata geçirilmiş olan “sosyal sektörler”in oluşturduğu çeşitlilik ve bununda üstündeki “kavmi ve dini başkalık” nedeniyle yeryüzünde yüzlerce hatta binlerce farklı kültürel formatların varlığına zemin hazırlamıştı. Bu durum dünyanın ve insanlığın medeniyet zenginliğiydi. Bu anlamda, kutsal kitabımızda Yüce Yaratan “Tanışıp bilişesiniz diye sizleri kavim kavim yarattık.” Buyurarak, bu durumun insanlığın fıtratının gereği ve “adam olmasının bir yolu” olduğunun işaretini vermektedir.

Son iki, üç yüz yılında bilerek / bilmeyerek “fıtratı zorlayan insanoğlu” atmosferi ve yeryüzü kaynaklarını ifsat ettiği, nimetlerin yaradılış kodlarına müdahaleye yeltendiği, insan ve hayvanın kromozomlarına dokunma cüretini gösterdiği gibi sosyal dokuyu da bir şekilde erozyona tabi tutmuştur.

Bu erozyon doğal bir süreç değildir, aksine “asit yağmurlarıyla eritilen bir kültür katliamı” şeklinde karşımıza çıkıyor. Evet, zaman yakın toplumları birbirine benzetebilir zaten bu durum tanrısal tanışıp bilişme muradının gereğidir; olabilir hatta olmalıdır da. Ancak bizim sözünü ettiğimiz bu doğallıkta bir benzeşme değildir, metezori bir dayatmadır.

Bu dayatmanın neticesinde değil yakın/ komşu toplumları değil birbirinden fersah fersah uzaktaki toplumlar “eş ırklar” haline dönüşmektedir üstelik bu benzeşme mevcut sayıyı aza indirgemem değil tek’e bağlama şeklinde tezahür etmektedir.

Garip olan, bu benzeşmenin temelindeki zorlamanın hissedilmeyecek şekilde kamufle edilmesi nedeniyle toplumların kendi istekleriyle olacak şekle dönüştürülüyor olmasıdır. Bunu bir nevi “ırksal moda” kavramıyla tarif etmek mümkündür. Yani “hem ağlar hem giderim.” durumu…

Söz konusu modalaşma neticesinde tüm toplumlar hızla İngilizleşmekte ve dinsel manada da “kültürel işlevileşme” zeminine doğru kaymaktadır.

Bu “İngilizleşmenin sonucunda neler oluyor dünya da? Kendi doğal çevrelerine uygun giyinegelen insanlar aynı moda merkezlerinden (Paris, Roma, Londra gibi) modellenmiş kıyafetlerle bir nevi üniform kıyafetler giymeye başlıyorlar. Dilleri hızla İngilizcenin egemenliğine giriyor. Kimi lisanlar tamamen ortadan kalkıyor, ölüyor. Otantik meslekler yok oluyor. Spesiyal yemekler mutfak tarihinin derinliklerinde unutuluyor. İsimler kayboluyor, onların yerini anlamsız hecelerden oluşan yeni adlar alıyor. Yerel mimari teknikleri unutuluyor. Kültürel motifler, dinsel desenler hayattan kovuluyor. Daha bunun gibi onlarca durum…

Doğrusunu söyleyecek olursak, gidişat iyi değil!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Mehmet Emin Genç Arşivi