Seçim sonuçlarını tahlile yarın başlayacağım. Makalemiz, sandıklar henüz açılmadan kaleme alındı. Bu sütunda, partilerin alacakları oyun yüzdeleri hakkında hiç tahminde bulunmadım. Ancak 3 partinin barajı geçeceğini ve AK Parti’nin tekrar iktidar olacağını birkaç defa yazdım.
Seçim sonuçları, 24. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması, yeni hükûmetin kurulup güvenoyu alması, birkaç hafta gündemimizin birinci konusu olacak. Bununla beraber elbette dış haberlerle ilgimizi kesmeyeceğiz. En aktüel gelişme, Suriye’de yaşanıyor.
Suriye’de 1990 öncesi dünya şartları içinde bile çok müfrit bulunan küçücük bir azınlığın mutlak diktasındaki kesip biçici iktidar, sınırımıza dayandı. Arap, Türkmen, Kürt ayırımı yapmadan Suriye halkını topa tutuyor, üzerlerine tank sürüyor. Açıkça bize, Türkiye’ye meydan okuyor. Halkına “Türkler gelsin de sizi kurtarsın!” mesajı vermekten çekinmiyor.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği veya NATO namına Amerika, Fransa askeri Suriye’ye çıkmadan, bizim kuzeyden girip asayişi sağlamamız gerektiğini düşünüyorum. Yoksa Amerika, Suriye’yi de Irak’a döndürür. Fransa’nın aktif olacağını keza vurguluyorum.
Sayın Başbakan Erdoğan, atak politikası ile âlemşümûl şöhret yaptı. Dünyanın dikkati seçimlerimiz üzerindeydi. Böyle bir müdahale için silahlı kuvvetlerimize emir vermekten çekinmeyecek bir devlet adamıdır. Sınırımız üzerinde katliam yaparak Suriye halkını üzerimize sürmek, Türkiye’yi küçümsemektir. Baas’ın Bağdad versiyonu olan Saddam da, Baas’ın Şam versiyonu bugünkü Suriye gibi sınırımız üzerinde Türkmen, Kürt, Arap demeden kesip biçiyordu. Her iki Irak savaşında bulunmayışımızın sonuçları bizim için çok ağır oldu. İkinci Irak savaşına Afrika’da bir Arap devleti olan Mısır tam 50.000 askerle katıldı. Biz şanlı ordumuzu sınırda beklettik. Körfez’e iki savaş gemisi bile göndermedik.
Sayın Erdoğan’ın yeni hükûmetini kurar kurmaz Suriye konusunu, Suriye’den çok başka coğrafyalarda bulunan devletlere bırakmayacağını sanıyorum.