Çok partili demokrasiye geçtiğimizden bu yana, 1950 seçimlerinde Celâl Bayar (DP), 1954’te Adnan Menderes (DP) (yüzde 57 ile tarihimizin rekoru), 1965’te Süleyman Demirel (AP) olmak üzere 3 parti yüzde 50 çizgisini aşabildi. 46 yıldır aşılamayan çizgiyi bu 2011 seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi yakaladı. Ayrıca yüzde 87 katılım çok olumlu bir gelişmedir. Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’ı kutluyorum.
2007 seçimlerinde AK Parti yüzde 46.66, CHP 23.1, MHP 14.3 oy almıştı. 2011’de AK Parti yüzde 3.25, CHP 2.8 oylarını arttırdılar. MHP yüzde 1.3 geriye düştü.
Ancak 2007’de 341 milletvekili çıkaran AK Parti bugün 326’ya geriledi. MHP 70 milletvekilinden 53’e düşerek 17 kayba uğradı. CHP 111’den 135’e çıktı, 24 milletvekili daha elde etti. Bağımsızlar 28’den 36’ya yükseldi. Toplam yüzde 6.5 oy aldılar. Yalnız Kürtçüler değil, komünistler de onlara oy verdi. Diğer bütün partilere kaldı yüzde 4.5 oy...
Adalet ve Kalkınma Partisi, 3. defa tek başına iktidarı kazandı. Oylar Tayyip Erdoğan’a verildi. Seçmen, Türkiye’yi yöneten ve yönetecek başbakan şahsiyetini Erdoğan’da gördü. Atılım ve açılım yapabilecek, cesur kararlar almaktan çekinmeyen karakterini beğendi. Türkiye’yi ileriye götürebilecek, çağdaş uygarlık çizgisine ulaştırabilecek devlet adamı olduğuna inancını belirtti. Özetle Tayyip Erdoğan’ı kabûl etti.
Sayın Erdoğan, yüzde 50 vatandaşın da kendisine oy vermediğinin şuuru içinde, bu dengeyi gözeterek hareket edecektir. Elbette tasarladıklarını gerçekleştirecektir. Bunun için milletten (yap, yapabilirsin) işaretini ve ruhsatını aldı. Yüzde 50 (tastamam 49.91) kritik çizgisine yarım yüzyıl sonra ilk defa erişti. Bu sonucu elde etmek için hiçbir emeğini esirgemedi, bıkmadı, usanmadı, yorulmadı.
Sayın Başbakan, yeni hükûmetini kurduktan sonra iki muazzam konu ile icraata başlayacaktır: Yeni anayasa ve Suriye... Milletimizin geleceği ile birinci derecede ilgili ve çok da âcil iki konudur. İki muhalefet partisinin de elbette görüşleri istikametinde katkı yapacaklarını ümid ediyorum.