Bismillâh, her hayrın başıdır. Bismillâh, Allah’ın ezelî kudretinin alâka ve tesirini celbeder, çeker. Bu alâka, kulun fiiline ve işine yardım edici bir ruh gibi olur.

Onun için her bir nimetin başında mü’min olan kimse Besmele’yi unutmamalı, okumalı! O nimetin Allah’tan geldiğini bilmekle, kendisi ancak Allah’ın ismiyle ve Allah’ın hesabına o nimeti aldığını bilmeli ve Allah’a minnet ve şükranda bulunmalı!
Aziz dostlar!
Biz de O’nun adına yazmak ve O’nun Kelâm’ına hizmet için ‘kalemle hizmet nimetini veren Rabbimize hamd ile ve Besmele ile başlıyoruz bir kez daha: Bismillâh!
Tüm Akit okurlarına, kadîm dostlara selâm olsun!
Kaleme andolsun, kalemi yaratan ve kalemle yazmayı öğreten Rabbimizin rızâsından başka muradımız, O’na kulluktan başka izzet ve şerefimiz yoktur.
Kalemin yazdıklarına andolsun, ne kelâm israfı yapacağız burada, ne de kelimebâzlık peşinde koşacağız.
Kalemin hayat suyu ve ‘siyah nûr’u olan mürekkebimize, ‘iman’, ‘tevhid’ ve ‘ittihat’ hakîkatlerini haykırmaya vesile olmaktan başka her şey haram!
Her hâl ve şartta, hakkı hak bilip hakka ittiba etmek, bâtılı bâtıl bilip bâtıldan kaçınmak ise farz!
Nefsimizin hoşuna gitse de gitmese de, kınayıcılar bizi kınasa da kınamasa da gerçekleri zâlimlerin suratına cesaretle çarpacağız!
Düşmanlarımıza her dem şiddetli olacağız, kalemimizden kan damlayacak!
Dostlarımıza merhametli olacağız, kalemimiz tiryak olacak, ümit ve şevk verecek!
Her dediğimiz doğru olacak, ama her doğruyu her yerde demeyeceğiz.
Her söylediğimiz hak olacak lâkin her hakkı söylemeye hakkımız olmadığını bileceğiz.
“Zâlimlere meyletmeyin!” fermânını tüm zerrelerimizle işitip itaat edeceğiz. Süfli hislerin, dünyevî menfaatlerin hatırına Hakk’ın hatırını incitmeyeceğiz.
Sözlerimizi de oylarımızı da kurşun gibi kullanacağız. Kuklaları değil, kuklacıları vurmak için. Tahrip için değil, tamir için!
Kuvvetli sesler, güçlü omuzlar ahbabımız arasından çıkarsa onu muhalif ve rakip değil, dost ve Allah’ın ihsanı bileceğiz.
İstibdadın, enâniyetin, zorbalığın, taassubun her türlüsüne buradan harp ilan edeceğiz. Yeni neslin önünü tıkayan, ilmî gelişmelere set çeken, Müslümanlara ıstırap veren her kim olursa olsun dünyayı ona dar edeceğiz.
Kur’ân’ımızı, dînimizi, medeniyetimizi ve mukaddesatımızı yeni nesle unutturmaya niyet edenlerin niyetlerini kendilerine unutturacağız.
Mesleğimizi ve meşrebimizi hak bileceğiz ama yalnızca hak benim mesleğim ve meşrebimdir diyenlerden olmayacağız.
Sünnet-i Seniye’ye dil uzatan, sahâbeye burun kıvıran, selef-i salihine kulak tıkayanların peşinden koşmayacağız; onların ne sözcüsü ne de öncüsü olacağız.
Düşmanlarımıza yaranmak için dostlarımızı üzmeyeceğiz. Hangi inançtan ve milletten olduğuna bakmaksızın her insana müsamaha göstereceğiz ama kimden sudur ederse etsin münkeri hiç hoşgörmeyeceğiz.
‘İman’, ‘hicret’ ve ‘cihat’ merdiveninden adım adım çıkmaya azmedeceğiz; ölçüleri usulleri karıştırıp, cerbezeyle zihinleri bulandıranlardan olmayacağız.
Zihnimizi Allah’ı tanımaya, irademizi O’na ibadete, kalbimizi O’nu sevmeye, duygularımızı O’na yakınlaşmaya adayacağız. Böylelikle vicdan terazimizin doğru tartmasını niyet edeceğiz.
Niyet ve nazarımızı tashih edip, her şeye Allah hesabına bakacağız. Görünene değil görünmeyene, zâhire değil bâtına, mülke değil melekûte nazar edeceğiz. Hikmete talip olacağız, hakîkati anahtar bileceğiz.
‘Yeis’e savaş açıp ümitle ve “Lâ Taknatû!” silahıyla O’nun Rahmetinden, Sabahın Rabbi’nden mahzun gönüllere neş’e serpecek mihver şahsiyetleri ve nesilleri ihsan etmesini dileyeceğiz. İttifaka kuvvet verip inayete hak kazanmaya çalışacağız.
‘Kizb’e harp ilan edip ‘sıdk’ın hayatın her sahasına hâkim olması için mücadele edeceğiz.
Ve... Her zaman, makam sevgisinden, korkudan, enâniyetten, tembellikten, riyâdan Allah’a sığınıp istikametten şaşmamak için duâ edip duâ talep edeceğiz siz dostlardan.
Zira yeni bir fetih mevsimi başlıyor. Isırıcı cabbarların saltanatı yerle bir olacak! Dünya adâletle dolacak. Buna hazır olmak gerek. Bu dönemin nimeti de büyük, külfeti de. Sefâsı da var, cefâsı da...