Nehir kenarında beklerken koca nehri kurutanlar
Düne kadar çetecilerle işbirliği içinde herkese çamur atanlar, insanları hedef gösterenler birden değişiverdi.
Sanki kendilerine vahiy indi.
Pişman değiller ama üzgünler.
Üzgün olunca akan sular durur elbette, ölüler mezardan çıkar ve kendilerine bu azabı yaşatanları affederler.
Çetecilerin boy hedefi yaptığı insanlar kendilerine yapılanları unutur.
Öylesine nadim oldular ki, birden bire Ergenekon’un muhalefeti susturma davası olduğu, Türkiye’nin tek adam rejimine gittiği iddiaları gündem kalktı.
Varsa, yoksa “Helalleşme...”
Bu kadar kolay ve ucuz mu, geçmiş ve günahlarıyla vedalaşmak.
Bir hesap vermeden, ölenlerin yakınlarından özür dilemeden, onların affını istemeden aklanmak mümkün mü?
Nehir kenarında bekleme takatlarının sona erdiği anlaşılıyor.
Oysa binlerce insan adalet ve gerçek nehrinin kıyısında yıllardır bekliyor.
Danıştay saldırısında “Türkiye’nin 11 Eylül’ü” manşetiyle gazaba uğratılan, “Vay şerefsiz” manşetiyle sürgüne gönderilen insanlar bu nehrin kıyısında sabırla bekliyor.
Bu nehir kan kırmızı akıyor ve adalet yerini bulmadıkça temizlenmesi de kuruması da zor.
Biraz gülelim
Herkes AK Parti’nin yüzde 50 oy almasından memnun olduğunu söylemeye başladı.
Bir yakınım bu durumu şu fıkrayla anlattı:
‘PKK’lılar bir karı-kocayı kaçırmış dağa çıkarmış. ‘Sizi kurşuna dizeceğiz’ demişler ve silahları hazırlamışlar.
O sırada militanlardan biri kadına ‘Adın ne?’ diye sormuş, kadıncağız korku içinde ‘Ayşo’ diyebilmiş.
Militan da ‘Vay benim anamın da adı Ayşo, ben sana kıyamam, gidebilirsin’ demiş.
Sonra silahını kocaya doğrultmuş, ‘Son duanı yap ama önce adını söyle’ demiş.
Koca titreyerek, ‘Mustafa’ deyip eklemiş:
‘Ama mahallede Ayşo derler...’
Suriye’ye ültimatom
Türkiye’den giden mesaj açıktı, Esad bir hafta içinde reform
sözünü açıklamazsa, Libya tipi bir müdahale kaçınılmaz hale gelecekti.
Esad, mesajın anlamını ve ciddiyetini algılamış olacak ki, dün kendi çapında iddialı bir paket açıkladı.
Televizyondan açıkladığı vaatleri yerine getirip getiremeyeceği 2-3 ay içinde netleşecek.
Ancak Suriye sokakları kan gölü olmaya devam ederse, sözüne kimse itibar etmez ve müdahale kaçınılmaz hale gelir.
Türkçe Olimpiyatları Yıllar önce bir olimpiyatta jüri üyesiydim.
Bu yıl yurtdışında olduğum için açılışını kaçırdım.
Televizyonda izlemeye çalışın derim.
Müthiş bir organizasyon, mükemmel çocuklar.
Afrika’dan, Güney Amerika’dan, Avrupa’dan, Asya’dan özetle dünyanın dört bir yanından gelen çocuklar Türkçe’nin güzelliklerinden örnekler veriyor.
Her yıl daha başarılı hale gelen bu organizasyon Türkiye’nin son yıllardaki başarılarının bir aynası aslında.
Memleketinin kıymetini bil!
Hani, Almanya’da çalışan bir gurbetçi Ramazan’da Türkiye’ye geliyormuş.
Yanında iştahla yemeğini yiyen Alman’a bakıp ‘Dinin kıymetini bil’ demiş.
Çevremize bakınca aynı şeyi Türkiye için söylemek mümkün.
Suriye kaos içinde, Irak’ın durumu ortada, İran’a diyecek laf yok.
Yunanistan, İtalya, İspanya’nın üzerinde kara bulutlar dolaşıyor.
Kafkasya daha iyi durumda değil.
Türkiye, çöl ortasında vaha gibi duruyor açıkçası.
Tadını çıkarmak lazım...