Hazro Skandalı’nı unutturamazsınız
Her şeye baştan başlayalım.. YSK’nın verdiği kararı eleştirdik. YSK’nın sivil siyaset üzerinde bir vesayet organı gibi durmasını tenkit ettik. 12 Eylül Referandumu sırasında, o pakete, YSK’nın kararlarına yargı yolu meselesini neden koymadık diye hayıflandık. Daha da bir sürü şey yaptık. Yaparız da.. Gene yaparız. Kim hangi kanalı kullanarak millet iradesine ipotek koymaya kalkarsa, karşısında yurttaşı bulur. Bu ister asker olur, ister yargı olur. İsterse silahlı terör örgütü olur.. Hiç fark etmez. Seçim yapılır, halk kararını verir, kim seçildiyse gider üzerindeki yasama sorumluluğunun gereğini yerine getirir.
¥
Karşı durmadık mı darbelere, muhtıralara, bildirilere? Durduk.. Karşı durmadık mı siyaset yapmanın önüne koyulan garip kısıtlamalara. Partisi iktidara gelmiş olan liderin, meclis dışında kalmasına karşı durmadık mı? Karşı durmadık mı, partisi kapatılmış olan iki politikacının sistem dışına itilmesine?
E durduk.. Şimdi de dururuz.
Ergenekon, Balyoz ve KCK Davası sanıklarının TBMM’ye girmeleri için demokrasi adına savaşırız. Ha şunu söyleyeyim. Seçimlerden önce tartışırsınız. Dersiniz ki; “cezaevinden yırtmak için seçimlere girilmez”.. Dersiniz ki, “cezaevinden TBMM’ye tünel kazılmaz”.. Demedik mi? Sırf bununla ilgili onlarca yazımı hemen çıkarırım arşivden. Üstelik de Bahçeli ve Kılıçdaroğlu yalanlarken, en net biçimde seçime girecek isimleri yazan ilk gazeteciyim. Ve bunu net bir dille de eleştiren. Ama artık geçmiş olsun. Bu benim ortaya koymaya çalıştığım bir duruş meselesi.. Ve bu duruşu, hakkını savunduğum adamlardan da bekliyorum.
¥
Türkiye üç gündür KCK sanıklarının milletvekilliği meselesini konuşuyor. Bu arada ise “Hazro Skandalı” güme gidiyor..
Hatırlatalım mı Hazro’yu? AK Partili Hazro Belediye Başkanının oğlu Fuat Memetoğlu, seçimden önce kaçırılıyor. PKK, Memetoğlu’nun ailesinden, BDP’ye oy vermesini hatta, AK Parti’den istifa etmesini ve BDP’ye geçmesini istiyor. Başkan Fethullah Memetoğlu BDP’ye geçtikten sonra ise oğlu serbest bırakılıyor.. Şimdi benden demokrasi istiyorsun. Benden sivil siyaset için hürriyet istiyorsun. Diyorsun ki; “halkın oylarıyla seçilmiş vekilin görev yapmasını engellemeyin”.. Peki sen ne yapıyorsun? Sen bir dönüp bakıyor musun aynaya? Ne farkın var senin eleştirdiğin kurumlardan? Siyasete müdahale etmek için namlunun ucunu gösteren askerden, adalet terazisini masaya koyan YSK’dan ne farkın var? Bir insanı kaçırıp ailesinin siyasi tercihi üzerinde baskı kurmak ne demek? Hepimizi YSK ile MSK ile oyalarken “Hazro Skandalı”nı unutturmayın bize. Bu, PKK destekli siyaset yapmaya çalışan adamların basiretsizliğinin bir ibret vesikasıdır. Eğer BDP bu işin içinde değilse, çıkıp olayı lânetlemeli, sorumlularının bulunup yargılanması için çaba sarf edeceklerini açıklamalıdır. Zira Hazro, BDP’nin başında, Demokles’in Kılıcı gibi sallanıp duracaktır. Bugün kendi çıkarları doğrultusunda hangi hamleyi yaparlarsa yapsınlar, Hazro’nun hesabını vermeden, söylediklerinin kıymeti olmayacaktır. Kalın sağlıcakla.