“Yakınlarınızı Ateşten Koruyun”
“Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır...” (Tahrim Suresi, 6) buyurur Allah. En yakınımız olan çocuklarımızın, özellikle okul öncesi döneminde her açıdan gelişimi ve sağlıklı dini eğitimi konularında sorumluyuz. Çocuklar üzerinde en önemli etken olan ve taklit ettikleri anne babanın davranışları, çocuğa doğrudan yansır. Anne babanın, dini yaşantısına göre çocuğa olumlu ya da olumsuz olarak katkıda bulunduğu açıktır. İmani yönden çocuğun uyanışı ailenin yönlendirmesine, verdiği bilgilere ve iyi örnek olmasına bağlıdır. Çocuk kendisine gösterilen ilgi ölçüsünde -Allah'ın dilemesiyle-dine karşı ilgili ya da ilgisiz olacaktır.
Anne babalar çocuklarının nasıl bir eğitim alacağı, hangi okula gideceği, yazın hangi sosyal faaliyette bulunacağı gibi konularda kararları kendileri alırlar. Ancak bazı aileler bu kararları alırken, dini eğitimi genellikle görmezden gelirler. Mazeret ise neye inanacağını çocuğun ileride kendi kararıyla almasının daha uygun olacağı gibi ilginç bir mantık ürünüdür. Bu aileler, çocuğun dini öğrenmesinin, onu dünya hayatında yanlış yönlendireceği gibi dayanaksız bir endişe duyarlar.
Modern birer anne baba olma adına çocukları inanç konusunda bilgilendirmemek büyük yanılgıdır. Her insan din fıtratı üzerine doğar ve bilgiye 'aç' olan çocuk öğrenme isteği içinde sürekli etrafını araştırır. Din konusunda kafasındaki soru işaretlerinin cevaplarını kendi kendine bulamaz. Sorularının cevabını, Allah'ı ve dini çocuğa anlatmak gereklidir.
Dini tam olarak yaşamayan birçok aile çocuklarına Allah'ı -haşa- “Allah Baba” olarak tanıtır. Onlara göre Allah her şeyi yaratmış, sonra bir köşeye çekilmiştir. (Rabb'imi tenzih eder, yüceltirim) Adeta Hristiyanlıktaki teslis (üçleme) inancına benzer bu ifade Kur'an ve İslam dışıdır ve uygun olmayan bir üsluptur. Çocuk bu şekilde yanlış olarak yönlendirilmiş olur.
Ülkemizde ailelerdeki en yaygın dini eğitimlerden biri geleneksel tarzda verilen eğitimdir. Bu eğitimi uygulayan aileler dini az ya da çok yaşarlar ancak çocuklarına bilinçli bir eğitim veremezler. Çocuklara ilk dini bilgileri verenler genellikle aile büyükleridir. Çocuklara Allah'ı, peygamberimizi (sav), Kur'an'ı tanıtmadan yalnızca duaları Arapça olarak ezberletir, yaptıkları her hatayı “günah” olarak nitelendirir ve sık sık cehennemi hatırlatırlar. Çocukları Allah ile korkutur, “Allah seni taş eder”, “Allah seni cehennemde yakar” gibi tehditlerle ıslah etmeye çalışırlar. Çocuklar bu yüzden Allah sevgisinin ne olduğunu bilmeden hatta Allah'ı tanıyamadan büyük bir korku duyarlar. Bu hatalar nedeniyle çocuk, ileride inancını yitiren ya da ibadetlerini yapmayan bir insan haline gelebilir.
Önce Allah Sevgisi
Çocuk öncelikle Allah'ı sevmelidir. Ona çevresinde gördüğü her canlıyı, rengarenk çiçekleri, hayvanları, bitkileri, çamurlu topraktan mükemmel tat ve kokuya sahip bir şekilde çıkan üzümleri, çilekleri, elmaları, portakalları, narları Allah’ın yarattığı, hastalandığı zaman ona şifa verenin Allah olduğu, Allah’ın onu çok sevdiği, dualarını işittiği, tek dostu ve yardımcısının Allah olduğu öğretilmelidir.
Çocuk kendisini Allah’ın yarattığını, bütün evrenin yaratıcısının Allah olduğunu, O’ndan başka kimsenin hiçbir şeye güç yetiremeyeceğini, bütün gücün Allah’tan olduğunu bilmelidir. Allah'ın her şeyi gördüğü, bildiği, duyduğu, tüm insanlara karşı çok merhametli ve çok adaletli olduğu, sahip olduğu her şey için O’na şükretmesi gerektiği öğretilmelidir.
Allah Korkusu Nasıl Anlatılmalı?
Bunun için anne baba çocuğa, kendilerini üzmekten, gücendirmekten çekindiği gibi, Allah'ın sevgisinin yok olmasından da buna benzer ama çok daha fazla çekinmesi gerektiğini anlatabilir. Allah korkusunun böyle bir korku olduğu ve bu korkunun insan davranışlarını güzelleştirdiği hatırlatılabilir. Çünkü insan Allah’tan korktuğunda O’nun buyruklarına çok titiz olur, en çok O’nu sever ve en çok O’na saygı duyar.
Allah'ı seven insan, Allah’a karşı saygıda kusur etmekten korkar. Kendisinden uzaklaşmasını istemez; Allah’tan uzak kalmak büyük bir ızdıraptır. Allah’ın ona karşı olan sevgisini yitirdiğini bilmek çok büyük bir acıdır. Allah korkusunun kökeninin bunlar olduğu ve bu yüzden Allah'ın beğendiği davranışlar sergilemesi gerektiği çocuğa anlatılabilir.
İnançlı yetiştirilen çocuk, yaşı ne kadar küçük olursa olsun, olgun bir akla ve ahlaka sahip olacak, karşılaştığı olaylar -özellikle ölüm-nedeniyle duygusal açıdan çöküntüye uğramayacaktır. Hoşuna gitmeyen bir şeyle karşılaştığında ağlamayacak, yakınmayacak, olayların hep Allah’ın kontrolünde olduğunu bilecek, tevekkül edecek, güzel tavır gösterecektir. "Çocuklarda Davranış Bozuklukları" adlı kitabında Profesör Sefa Saygılı şunları söyler: "Dindar olan ailelerin, Allah inancı ve sevgisiyle yetişen çocuklarında ölümün yol açtığı mahzurlar görülmemektedir... Herhangi bir ölüm halinde, ahiret inancı çocuğu teskin eder. Bu yüzden İslâm terbiyesi ile yetiştirilen çocuklarda ruhî bozukluklara az rastlanır. Depremden korkan, daha doğrusu "en güçlü" babasının kaçışına mâna veremeyen çocuk, Yüce Allah'ın iradesi olmadan yaprağın bile kımıldayamayacağını bilseydi, hadiseyi zihninin derinliklerinde iz bırakmadan, zararsız geçirebilirdi."
Unutmayalım; dinimiz bir çocuğun dahi anlayacağı kadar açık ve kolaydır. Dinimizin özü güzel ahlaktır. Bu nedenle çocuklarımıza Allah'ı tanıtalım, Kur'an okuyalım, ayetleri açıklayalım, Peygamberimiz (sav)'in güzel ahlakını anlatalım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.