İtaatkâr Kadınlar Klübü
Önce Malezya’da kuruldu “İtaatkâr Kadınlar Klübü / The Obedient Wives Club”, sonra da geçtiğimiz günlerde (19 Haziran) Endonezya’da bir şubesini açtı. Birçok ülkede çalışan İtaatkâr Kadınlar Klübü’nün 200 kişinin üye olduğu bir kolu da Ürdün’de faaliyet gösteriyor. Malezya menşeli “Global İhvan” hareketinin klübün arkasında olduğu yazılıp çiziliyor.
Bu klüb bir ânda dünya medyasının ilgi odağına dönüştü. Feminist ve liberaller sert eleştirdiler. Kadının onurunu ayaklar altına almakla itham ettiler. Dünyada kadınların erkekler karşısında yeni mevziler kazandığı bir demde oyunu bozmaktı bunların yaptığı. Bu hareketin söylemlerinden özenle yaptıkları bazı alıntılarla karikatürize etme yolunu seçtiler...
Bir grup Müslüman hanım tarafından kurulan İtaatkâr Kadınlar Klübü, amaçlarının aile mutluluğunu iman temelinde tesis etmek ve dağılan aileyi korumaya hizmet olduğunu deklare etmiş bulunuyor.
Klübün başkanı ve aynı zamanda tıb doktoru olan Rohaya Muhammed hanım, seminerler aracılığıyla iyi bir ev hanımı olmanın yollarını öğrettiklerini, bunun için de kocaya itaatin esas olduğunu verdiği röportajlarda dile getiriyor.
Feminist ve liberallerin bu harekete en fazla tepki gösterdikleri yönleri ise; çok eşliliği onaylamaları, cinsellik konusunda kadınların kocalarına itaat etmelerini ve bu anlamda kendilerini mutlaka câzip hâle getirmelerini söylemeleri oluşturuyor.
Bu yazıda İtaatkâr Kadınlar Klübü’nün söylemlerini doğru-yanlış bağlamında tartışmıyoruz. Böylesi bir hareketin kurulması ve kısa sürede farklı ülkelerde şubeler açmasının, bir etki tepki sonucu olduğunu belirtmek istiyorum sadece.
Kadını özgürleştirmek adına sâbit değerlerin tartışılmaya açıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Kur’an ve Sünnet’te vârit olan hükümlerin içi boşatıldı. Kadını korumak ve mutlu etmek adına kadının kadınsallığı, anneliği ve aile içi sorumlulukları dejenere edildi. Bu da sorunu çözmek yerine daha da derinleştirdi.
Evrensel kadın hakları söylemi zemininde liberal değerler etrafında çok güçlü bir cinsiyet dayanışması inşa edildi. Birçok dindar kadın da burada yerini aldı. İtaatkâr Kadınlar Klübü tam da buna tepki olarak ortaya çıkıyor. Bir anlamda, kalsın biz almıyoruz diyerek, inşa edilen cinsiyet dayanışmasında bir gedik açıyorlar.
Geçenlerde Davranış Bilimleri Uzmanı Sibel Üresin’in taaddüt-i zevcat hakkında olumlu görüşler beyan etti diye nasıl bir linç kampanyasına muhatap olduğunu hep beraber gördük. Liberal söylemlerden yana tavır alanların liberal paradigma dışı görüş sahiplerine hiç de tahammül etmediklerinin resmiydi bu.
Bu konularla ilgili yazdıkları ilgiyle takip edilen Sema Maraşlı hanıma gösterilen tepkileri de zikretmek isterim.
Cinsiyet dayanışması, zaman zaman, Hakk’ın hatırına tercih edilir bir sınıra varıyor. Söylenenlerin detayına değil, bu çıkışların özüne baktığımda; menfi cinsiyet dayanışması yine içeriden hanımlar tarafından kırılıyor diyebilirim.
Zira erkek bir yazar Sema Maraşlı tarzı analizler yaptığında, “erkek egemen zihniyetin bakışı” diye mahkûm ediliyor. Anlatılmak istenilen muhatapların önyargıları nedeniyle kalbe ulaşamıyor.
İtaatkâr Kadınlar Klübü’nün yıktığı bir mit de, ancak “ataerkil” toplumlarda kadınların bu tür tavırlar gösterebileceği vehmidir.
Bilenler bilir, Malezya son derece anaerkil bir toplum yapısına sâhiptir. Kadın egemen bir toplumda bu hareketin ortaya çıkması da, ayrıca üzerinde durulması gereken bir husustur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.