Fedakârlık
Yüzde 80’lerden yüksek bir seçime katılım oranı oluşmuş.. Yüzde 96’lar civarı bir oyla millet iradesi tecelli etmiş. YSK’nın ara kararı dışında olağandışı bir durum yaşanmaksızın atlatmışız seçimleri. Oysa şimdi siyasi tarihimizin en büyük krizini kucağımızda bulduk.” Bu tanımlamaları seçimlerden sonra sıkça duyduğunuzu biliyorum. Ama gerçekleri konuşmak gerekirse durum hiç de öyle değil. Bu dönem yapılan seçimlerin çok önemli seçimler olduğu bir önceki seçimden bu yana konuşuluyordu.. Hadi en azından 12 Eylül 2010 Referandumu’ndan beri diyelim. Çok ciddi bir önem atfedilmişti seçimlere. Zira bu seçimlerden çıkacak olan kadro, Türkiye’nin ilk sivil anayasasını da yapacak olan kadro olacaktı. Bütün partiler buna dikkat etti.. İstedikleri kadroyu seçim öncesi kurabilen oldu kuramayan oldu. Ancak neticede herkesçe malum bir dönemin içinde olduğumuz için sorunu çözmek isteyen partiler de önceliklerini ona göre belirlediler. Daha evvelki sonuçsuz denemeler nedeniyle, Anayasa değişmeden ortamı gerecek hamlelerden kaçındılar..
*
Bildiğim için değil. Tamamen tahminen söylüyorum. Örneğin Ak Parti bir başörtülü kadın milletvekili adayı göstermeyi eminim çok isterdi. Ve hatırlatmakta fayda var; milletvekili seçilme kriterlerinin yazıldığı Anayasaya aykırı değil. Orada “başında başörtüsü türbanı vesairesi bulunan bir kişi seçimlere giremez” demiyor.. Kimler seçime girer kimler giremez bunlar açık açık yazıyor. Kıyafete dair bir şey yok.. Hadi seçildi diyelim. TBMM’de görev yapma kriterlerini belirleyen içtüzük’te de kıyafete dair bir sorun yok. “Kadınlar etek-ceket giyerler” yazıyor. Başını örterler, örtmezler, anneannelerimiz gibi örterler falan yazmıyor. Yani %100 hukuki bir vaziyet olmasına rağmen, içinde zerrece hukuksuzluk barındırmamasına rağmen, Ak Parti başörtülü aday göstermedi.. Yine söylüyorum bildiğim bir şey yok. Sadece Ak Parti’nin bu dönem en azından başörtülü aday gösterebileceğine inanıyordum. Ama bu sütundan (-ki internette arşivi de var, bulabilirsiniz) asla göstermemesi gerektiğini yazan da benim. Üstelik de “süreç normalleşecekse, başörtüsü okullardan ya da kamu iş yerlerinden önce TBMM’de serbest kalmalı, fakat Ak Parti, bu dönem, sakın ha sakın başörtülü aday göstermemeli” diye yazdım. Aratın internette çıkar karşınıza.. Sanıyorum benimle aynı kaygıları paylaşmış olacak ki Ak Parti başörtülü aday göstermedi. Kimleri kimleri küstürdü bu politik tavrı ile yazsam Çin’e yol olur.. Ve küstüreceğini de biliyordu. “Kadın aday yoksa oy da yok” kampanyasına katılanların önemli bir bölümü Ak Parti seçmeniydi. Kendi parti başkanlarını sıkıştırıyorlardı adeta. Ama Erdoğan, gerçek bir devlet adamı ciddiyeti ve üslubuyla bu talepleri geri çevirmesini bildi. Yani Ak Parti çok önemli bir argümanından feragat etmiş oldu seçimler öncesinde. Peki ya diğerleri. Örneğin CHP, “Ergenekon sanıklarını göstermeyelim kritik bir süreçten geçiyoruz” dedi mi? Ya MHP; “Balyoz sanığını göstermeyelim. Boşuna gerilecek ortam” diye düşündü mü sizce?.. BDP’yi de sayacaktım. Vazgeçtim. Dolayısıyla Ak Parti dışında hiçbir siyasi parti aday gösterirken fedakarlıkta bulunmamış. Bu karşılaştırmayı da kayıtlara geçsin diye yaptım. Yarın-bir gün hatırlatmak için eski defterleri karıştırırken, karşıma çıkacak. Kalın sağlıcakla.