CHP bâri çok çekmese
Önce beylik bir hakıykatle konuya girelim:
Canlı organizmalar tabii ömürlerini tamamlayınca ölürler. Çünki o organizmayı teşkîl eden organlar tedrîcen artık görevlerini yapamaz ve çevreye, ki buna “hayat” da diyebilirsiniz, uyum sağlayamaz olurlar. Genç ve dinçken meselâ ansızın 15/20 derece ısı değişikliğine bana mısın demeyen bünyeler yaşlanınca iki üç derecelik bir değişiklikden bile sarsılabilirler.
İşte benim nâçizâne CHP’de tesbît etdiğim sendrom bu.
CHP artık tabii ömrünü tamamlamadıysa bile tamamlamak üzere olan bir organizma. Bu yüzdendir ki uzunca süredir Türkiye’deki problemlerin çözümüne katkıda bulunmak yerine kademe kademe bizzat problem olmaya başladı.
Milletvekillerinin andiçmemesi basîretsizliği bunun en yeni ve tipik bir örneği. Bu meselede BDP’yi ayrı tutuyorum, zîrâ onun niyeti üzüm yemek değil bağcı dövmek olduğundan ağzınızla kuş tutsanız onlara yaranamazsınız. Riyâkârâne barış terânelerine aldanmamak lâzım. Bağımsız Kürdistan ve güneydoğumuzdan ikiyüzbin kilometrekareden aşağısı onları kesmez.
Ama CHP’nin durumu farklı. Bu siyâsî formasyonun yurdseverliğinden benim şübhem yok. Yok ama bir şeyi yâhut birini sevmek yetmiyor. Gazeteler “sevdiklerini” hunharca öldürenlerin haberleriyle dolu. Enver ve Evren Paşalar da Türkiye’yi çok seviyorlardı. Ben onların sevgisinden de şübhe etmiyorum ama herikisi de ilâmâşallah milletin anasından emdiğini burnundan getirmekde fevkalâde mâhirdiler.
Demek istediğim CHP de bu vatanı ve milleti emînim ki çok seviyor ama sevmek yetmiyor. Misâlse şu andiçmeme meselesinin hangi akla hizmet etdiğini ben bütün samîmiyetimle söyleyeim ki anlayabilmiş değilim. Tam anlayana da rastlayamadım.
Bakınız, “birileri” ortaya bir iğrenç fotoğraf çıkardı Baykal gitdi ve o güne kadar en azından adını benim hiç duymadığım bir başka zât, bulunmaz Hind kumaşı âvâzeleriyle “cülûs” etdi. Bu zât, kusûra bakmasın ama mütemâdiyen saçmalayan ve bir dediğini bâzen birkaç dakıyka sonra bizzat yalanlayan tuhaf biri. Onun yerine sokakdan geçen lâlettâyin birini çevirip genel başkan yapsalardı en az onun kadar “başarılı” olmaz mıydı sualini ciddî olarak soruyorum kendime. İnönü Millî Mücâdele’nin ilk yılları Ankara Garı’na İstanbul’dan gelen kravatlı yolcuları çevirip Hâriciye’ye diplomat olarak aldıklarını anlatır. Onlar da pek başarısız sayılmazlardı.
Kısacası ben CHP’ye arka plandan “kumanda” edenlerin kim olduklarını öğrenmek istiyorum. Kendini böylesine bir başka “gizli” gücün ellerine teslîm etmiş bir partiyi bunak ve sarsak bir ihtiyara benzetmekde haksız olmadığımdan da emînim.
Bu parti artık ne yapdığını bilmiyor ki “başka” birilerinin emri altına girdi.
Ve bu parti artık ne Türkiye’yi anlayabiliyor ne de dünyâyı.
Birilerinin daha ortaya çıkıp ona artık 1930’lar dünyâsının çok gerilerde kaldığını anlatmalı diyeceğim ama faydasız.
Tabiat hükmünü icrâ ediyor ve bu parti artık ölüm döşeğinde yatıyor.
Bâri çok çekmese ve çektirmese!
Çünki iflâh olmayacağı kesin!