TBMM Başkanlığı’na Cemil Çiçek’in seçilmiş olması, “yemin krizi”nin çözümünde ilk adımdır.
Bu krizde “siyasi çatışma”nın rolü önemlidir; “Diz çöktüreceğiz” ve “tükürdüklerini yalayacaklar” sözleri bunun söylemidir.
Çatışmanın zararlarını görmeye başladıkları noktaya yaklaştıkça çözüm arayışı da başlar ve o noktaya geliyoruz.
Şu anda sıkışık durumda olan CHP’dir ama anayasa yapımı için de AK Parti’nin CHP’ye ihtiyacı var.
Yemin krizini Çiçek çözecektir. Çiçek, daima partilerle medeni ilişkileri korumuştur, ağır başlı bir devlet adamıdır, hukukçudur. Kılıçdaroğlu’nun şu sözleri, yemin krizinin aşılacağının da işaretidir:
“Meclis Başkanlığı’na seçilmesinden memnunluk duyarız. Varolan sorunu Çiçek de dile getirdi. Sayın Çiçek’in duyarlığını koruyacağını umuyorum.”

Formülü Çiçek geliştirecek
Ummaktan öteye ben inanıyorum; Çiçek, partilerle temasa geçerek “tutuklu vekiller” sorununa çözüm arayışını başlatacaktır. Böyle bir adım, CHP’nin yemin ederek Meclis faaliyetlerine başlamasının da yolunu açacaktır.
Çiçek’in seçildikten sonra söylediği “en başta yeni anayasa yapmak” görevinin fiili ön şartı da yemin sorununu çözmektir.
Öyleyse niye Çiçek konuşmasında “yemin krizi” hakkında tek cümle bile sarf etmedi de “çözümlerin merkezi Meclis’tir” şeklinde genel bir ifadeyle yetindi?
Akla gelebilecek her formüle açık olduğu izlenimi yaratmamak için!
Bulunacak bir çözüm, kamuoyunda “Karayılan, Ogün Samast da mı Meclis’e girecek” diye seslendirilen kaygılara yol açmamalıdır... Adaylık, cezaevinden adam kurtarma yolu haline gelmemelidir...
Onun için, sanıyorum, Çiçek bazı ön temaslarla zemin hazırlayarak harekete geçecek ve muhtemel çözüm, seçilmişleri otomatikman hapisten çıkaran bir formül değil, son kararı Yargıtay’ın vermesini öngören bir formül olacaktır; olmalıdır.

Anayasa için MHP
Başbakan Erdoğan’ın “yeni anayasayı MHP ile yapma” sinyali, bir satranç hamlesidir!
CHP’ye ve özellikle BDP’ye “siz uzlaşmacı olmazsanız; MHP ile uzlaşma ararım” mesajını veriyor.
Gerçekten AKP ile MHP’nin uzlaşacağı bir anayasa yüksek oylarla hem Meclis’ten geçer, hem referandumda kabul edilir!
Ancak öyle bir uzlaşma anayasa için şart olan “büyük mutabakat”ı gerçekleştirmiş olmaz. Üstelik AKP ile MHP mesela vatandaşlık tanımında bile anlaşamazlar.
Başbakan, CHP’yi ve BDP’yi uzlaşmacılığa yöneltmek için öyle konuşuyor olmalı.
Benim kanaatim, yeni anayasanın AKP-CHP ekseni etrafında geliştirilecek mutabakatlarla yapılmasıdır. Yemin sorununun çözülmesi, bunun için de şarttır.

BDP ve demokrasi
BDP sürekli çıtayı yükseltiyor ve radikalleşiyor! Hiçbir kitle partisi BDP’nin taleplerini aynen kabul edemez, kabul etse bile halk çoğunluğu reddeder.
Onun için BDP totaliter dayatmaları bırakıp, demokrasinin felsefesini de metotlarını da içine sindirmelidir.
Tarık Ziya Ekinci’nin Fadime Özkan’a söyledikleri önemlidir:
“BDP sadece marjinal solu ya da Kürt hareketi içindeki örgütlü liderleri saflarına katmakla bir sonuç alamaz. İşte ortaya çıktı, aldıkları oy yüzde 6’dır, zaten bu civardaydı.” (Star, 4 Temmuz)
Tarık Ziya Bey, sol ve sağ demokratları alarak BDP’nin bir “Türkiye partisi”ne dönüşmesini öneriyor.
BDP bunu başarabilirse anayasa yapımındaki rolü de yapıcı hale gelir; sorunun çözümü kolaylaşır.
BDP totaliter dayatmalara devam ederse, AKP-MHP uzlaşması işte o zaman tabanda kendiliğinden oluşur!
AKP-CHP ilişkilerinin iyileşmesi ve BDP’nin demokratikleşmesi hayati derecede önemlidir.
NOT: BDP destekli Mardin milletvekili Altan Tan telefonla aradı, bir açıklama yaptı, yarın yazacağım.