Yurtta kriz, dünyada kriz
Seyahat etmek, yeni yerler görmek, insanlar tanımak ne güzeldir; bavulu çantayı hazırlar, yola çıkarsınız.
Ne kadar hazırlık yapmış, ne kadar plan program tasarlamış olursanız olun, yola çıktıktan sonra her türlü sürprize açık olmalısınız.
Yol, kendini çizer.
Bu hatırlatmayı yapalım ki bildiğimiz bir hususu başkalarıyla paylaşmanın keyfini yaşayalım.
Belki şu sıra yola çıkacak olanlar arasında dikkate alanlar çıkar.
* * *
Bir ilçeye yaklaştığınız sırada, mavi beyaz tabelasını görürsünüz; ilçenin adı ve nüfusu yazılıdır.
Az ilerleyince, bu defa kırmızı beyaz bir tabela çıkar karşınıza.
"İlçe Kriz Merkezi" yazar.
Şehirlerdeyse "İl Kriz Merkezi" vardır.
Depremdir, seldir, herhangi bir afet durumunda, o merkezler devreye girer.
* * *
Şu günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi civarındaki yollara birer tabela koysak...
"Ülke Kriz Merkezi" yazsa o tabelada, yakışmaz mı?
* * *
Seçim yapıldı, kriz başladı.
Hâlbuki yeni dönemle yeni bir sayfa açılacak diye bekliyorduk.
Yeni hükümet kurulacak, yeni bir başkan seçilecek, yeni bir anayasa hazırlanacak...
Bu kriz kimin işine geliyor diye baksak, ne görülür?
* * *
Şunu unutmayalım...
Hangi yönetim şekliyle idare ediliyor olursa olsun, bir ülkede kriz çıkmasını isteyecek en son kişi, ülkenin başındaki kişilerdir.
Diktatör de olsa, kral da olsa, cumhurbaşkanı veya başbakan da olsa durum aynı.
Kriz sebebiyle çıkacak huzursuzluktan en fazla rahatsızlığı onlar yaşar.
* * *
Meclis'te yemin krizi yaşanıyor.
Tutuklu iken milletvekili seçilenlerin salıverilmesi şartı koşulduğu için CHP ve BDP boykot kararı aldı.
Bu boykot kime karşı yapılmakta, orası da net değil.
Millete karşı mı?
Meclis'e karşı mı?
Tutukluluğa son vermeyen mahkemelere karşı mı?
Hükümete karşı mı?
Sisteme karşı mı?
Anayasa ve kanunlara karşı mı?
Hepsi birden mi?
Kime karşı yapılıyorsa, çözüm getirmesi beklenen merci de orası olmalı.
* * *
Lakin bakıyoruz, ağzını açan Başbakan Erdoğan'a yükleniyor.
Nasıl "Tükürdüklerini yalayacaklar" dermiş?
Tamam, şık bir ifade değil ama "AKP'ye diz çöktüreceğiz" sözü ne kadar şık?
Onu söyleyen de CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı.
"Kuzu kuzu çözecekler" diyordu diz çöktürme iddiasının ardından.
Sanki kilitleyen kendileri değilmiş gibi.
* * *
Bu krizin çıkacağı, altı ay öncesinden belliydi.
Sezgin Tanrıkulu, Süheyl Batum gibi CHP'liler, adayların ismi belirmeye başladığı andan itibaren, tutuklu kişilerin durumu hakkında uyarıda bulunmuşlardı.
Sabih Kanadoğlu da hatırlatmada bulunmuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu ise "karara saygılı olacaklarını" açıklamıştı hem de seçimden üç gün önce.
Her ne olduysa, seçimden sonra vaziyet değişti.
"Beni buraya getiren irade" diye bir cümle kuracak sanki.
* * *
Hani bir türkücü vardı, kadınlar söz konusu olduğunda "saygı duyarım, saygı duyarım" der, başka bir şey söylemezdi.
Sonra bakardık ki o saygı duyduğunu söylediği kadını dövmüş, yüzünü gözünü mosmor etmiş.
Olaylı şekilde ondan boşanır, başkasıyla evlenir, çok geçmeden ona da dayak attığını görürdük.
İnsan CHP'ye oy vermese de istiyor ki Kemal Bey'in o türkücüden biraz farkı olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.