Cihaner’in dokunulmazlığı
Bir evvelki duruşma 11 Mart 2011’deydi.. İlhan Cihaner’in, Yargıtay 11’inci Ceza Dairesi’ndeki “görevi kötüye kullanmak ve imar kirliliğine neden olmak” suçlarından yargılandığı davadan söz ediyorum.. Adana Savcısı idi o vakit. O duruşma, evrak eksikliği vesaire gibi bir nedenle ertelenmişti.. Duruşma sonrası gazeteciler, siyasete atılmasıyla ilgili sorular sordular Cihaner’e.. Kuşkusuz dokunulmazlık zırhına bürünüp bürünmeyeceği idi merak edilen.. Daha doğrusu siyasete olan hevesinin buradan kaynaklanıp kaynaklanmadığı merak ediliyordu.. Eski bir haber olsa arşivden ara-bul-çıkar, kim uğraşacak?.. Ama daha dumanı üzerinde olduğu için deşifre metni bilgisayarımda kayıtlıymış.. Şöyle demiş o gün Cihaner; “Hayatımda yapacağım en son şey bir şeyden kaçmaktır. Hele hele kişisel olarak bu tarz dokunulmazlığın olmaması gerektiğine inanan birisi olarak, dokunulmazlığa sığınmak gibi bir korkaklığa tevessül etmem.” Estağfurullah Mirim..
Sonraki duruşmanın tarihi ise 17 Haziran’dı.. Bu oturumda da karar çıkmadı.. Mahkeme başkanı, hem geçen duruşmada eksik olan evrakın hâlâ daha gelmediğini söyledi hem de Cihaner’in milletvekili olup olmadığını Meclis Başkanlığı’na sorma kararı aldı.. (dokunulmazlık meselesi, anlarsınız ya) Dolayısıyla, “böylesi bir korkaklığa tevessül etmeyecek” olan arkadaşın duruşması 15 Temmuz’a ertelenmiş oldu.. 15 Temmuz’daki oturumda ise mahkeme Cihaner’in milletvekili olduğundan emin olduğu için, duruşmayı, milletvekilliği görevi sonrasında görülmek üzere, tozlu raflara kaldırdı.. İstenirse, üzerine yorum da yapılır elbette.. Amma, olayı tüm çıplaklığıyla anlatmaktan daha çarpıcı bir yorum gelmedi aklıma..
ABD-PKK İLİŞKİSİ
Irak’ı, Afganistan’ı yerle bir eden ABD’nin, İran’a karşı PJAK’a her türlü desteği veren ABD’nin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton geldi ve dedi ki: “PKK’yı hiçbir zaman desteklemedik, PKK’yı her zaman kınadık..” Bir an için bunun böyle olduğuna inandığımızı var sayalım.. Peki o vakit, ünlü Wikileaks belgelerinde çıkan ABD’nin Irak Kürdistanı’nda ve Avrupa’da, PKK temsilcileriyle temaslar sürdürdüğü iddiasını yok mu kabul edeceğiz? Örneğin 24 Mart 1994 tarihli belgeyi nereye koyacağız?.. Hatırlayalım.. Dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Richard Barkley, o günün Dışişleri Bakanı olan Warren M. Christopher’a yazdığı kısa telgrafta diyor ki; “.... Bakanlığın, ABD hükümetinin PKK ile resmî temaslarına ilişkin yönlendirici metnine teşekkür ederiz. Bize göre, PKK temsilcilerinin, davalarını anlatma amacıyla, ABD’li yetkililerle görüşmeler gerçekleştirme girişimlerini sürdürmeleri, hatta arttırmaları beklenebilir.”.. Hatırlamaya devam.. Askeri belgelerde PKK, “özgürlük savaşçıları ve Türk vatandaşları” olarak tanımlanıyor.. ABD’nin Irak’taki tutuklu PKK’lıları serbest bıraktığı yazıyor. Dahası, Irak’ta bulunan ABD güçlerinin, PKK’ya silah verdiği vesaire vesaire.. Ya da Can Dündar’ın yayınladığı; Bağıstani, Nizamettin Taş, Ali Haydar Kaytan ve Amerikalı askeri yetkiliyi bir arada gösteren fotoğrafı mesela.. Aslına bakarsanız, ben ABD-PKK ilişkisine kanıt aramıyorum.. ABD’nin PKK’yı desteklediğini iddia ederken yüreğim o kadar ferah ki, isterlerse aksini ispat etsinler, hiç fark etmez. Ben doğru bildiğimi yazmakla yükümlüyüm. Gayrısı teferruat. Kalın sağlıcakla.