Önder Sav Utandı mı?
www.habervaktim.com’dan okuyoruz: “Parlamento'da görev yapan gazeteciler, Elmadağ'da görüştüğü bir partiliye, "Hacca gidip Araplara para kaptırma. Bakarsın Muhammed seni orda bırakmaz" demesi üzerine tepki çeken önder Sav'a soru sormak için CHP Grup Salonu'nun girişinde beklemeye başladı. Ancak önder Sav, Grup toplantısına gelmedi. önder Sav'ın grup toplantısına katılmaması, 'soru sorulacağını bildiği için gelmedi' şeklinde yorumlandı.”(1)
Seçim gecesi Bursa’dan açıklama yaparak, “Bu millet aklını peynir ekmekle yemiş” anlamına gelen sözler söyleyen adamdı bu değil mi? Demek öteden beri aklına geleni pat diye atan patavatsızın biri. Bu nerden kaynaklanıyor dersiniz? Bence “kibir”den. Kendini büyük, başkalarını küçük görenlerde bu tür saçmalamalar sıkça görülür.
Nitekim önder Sav'ın savunmasında “Orada kamera olduğunu fark etmedim. Bilseydim öyle konuşmazdım” demesi de, “özrü kabahatinden büyük” cinsinden bir patavatsızlık ve pot kırma örneğidir. “Konuştukça batmak” denilen şey bu olsa gerek.
Bu olayın bir başka ilginç yönü, halkından kopuk bu tür kişilerin ne kadar “takiyyeci” olduklarını göstermesidir. Bir ömür kendi gerçek yüzlerini halka göstermemek için uğraşmak, her yerde iki yüzlü olmaya mecbur kalmak, bulundukları yerde kamera olup olmadığını araştırıp durmak, sürekli “takiyye” yapmağa mahkum olmak, kim bilir ne zordur.
üstelik bir de başkalarına “takiyyeci” diyerek bunu yapmak durumunda kalmak, kim bilir ne kadar acı…
önder Sav hangi dindendir bilmiyorum. “Peygambere bu lafları söyleyen her halde Müslüman değildir” de demiyorum. Dilinin cezasını çekmiş de olabilir. Hakaret kasdı olmadığı halde espiri gücünün zayıf olmasından da kaynaklanabilir. Hani deveye “bir gerdan kır” demişler, kırk çadır devirmiş derler ya, onun gibi bir şey. Adam bir espiri yapayım derken, çam devirmiş de olabilir.
Haksızlık etmek istemem; nice Müslüman olmayan, ama Hz. Muhammed Mustafa (aleyhi’s selatu vesselam)a saygı duyan insanlar da bilirim. Zaten çağdaş, bilinçli ve saygın insanlar, başkalarının kutsalına hakaret etmezler, saygısızlık yapmazlar. önder Sav bu açıdan da talihsiz bir insan olmuştur.
Ancak bir politikacı olarak her yerde ve her zaman halkın inançlarına saygılı olmak gerektiğini bilmesi gerekirdi. Bulunduğu konum da bunu gerektirirdi. Acaba partisi bunu içine nasıl sindirecek?
Şu soruya cevap vererek bu konuda bir değerlendirmede bulunabiliriz: acaba bunu iktidar partisinden bir yetkili yapsaydı, onlar buna nasıl yaklaşırdı? Yine böyle kulakları üstüne yatarlar mıydı? Yoksa haddini bildirirler miydi?
Bilindiği gibi Sevgili Peygamberimize iman etmek dinin en temel gereklerinden olduğu kadar, onu sevmek ve saymak, ona destek vermek de dinin temel unsurlarındandır. İslam inancını açıklayan akaid kitapları açıkça şunu yazarlar: Peygambere söven, hakaret eden, alay eden ve aşağılayan müslüman, kesinlikle dinden çıkar, kafir olur. Ancak tevbe kapısı açıktır.
önder Sav, Grup toplantısına gelmemiş. Dilerim yaptığının çirkinliğinin farkındadır ve insanların yüzüne bakmaya utanmıştır. Dilerim üzülmüş ve pişman olmuştur. Dilerim tövbe etmiştir. Bunları yürekten dilerim. Dilerim, çünkü insanları kaybetmek değil, kazanmaktır bir Müslüman olarak bizim amacımız.
İçimizden birinin peygamberimize saygısızlık etmesi, hepimizi yürekten yaralayan ve “Bu ülkede böyle şeyler nasıl olabiliyor?” diye üzerinde çok düşünülmesi gereken korkunç bir durumdur. Bir partiyi sevme veya yerme meselesini bir kenara bırakarak bu konunun üzerinde derin derin düşünmek ve bir daha olmaması için icap eden eğitim ve öğretimi yapmak gerekir.
Bu açıdan bakınca özellikle de Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığına bu konularda derhal büyük kampanyalar ile bir seferberlik başlatmaları gibi büyük görevler düşmektedir.
İşte bu yüzden biz de bu konuya devam edecek ve yazdığımız hükümlerin dini delillerini önümüzdeki yazılarımızda ortaya koyacağız inşallah.
(1)- https://www.habervaktim.com/haberoku.php?id=20033
(www.cemalnar.com)