Neden maddî terakkî de imana, talim-i Esmâ’ya bağlı?
Bediüzzaman, maddî terakkînin de, gerçek huzur ve mutluluğun da imana bağlı olduğunu vurgular sık sık. Ve bütün mesaisini iman üzerine teksif eder. Bir yerde de, “İman hem nurdur, hem kuvvettir. Hakikî imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir!” der.
Biz bu dünyaya imtihana geldik. İmtihanın birincisi sorusu “İman-ı billah, marifetullah ve muhabbetullah”tır.
Allah’a iman, Esma-i Hüsna eğitim ve talimini gerektirir. Bu da hem ekonomik, hem de sosyal kalkınma, huzur ve mutluluğu getirir. Şöyle ki:
Kâinatın ve her şeyin hakikati gibi insanın hakikati de Esma-i Hüsna’ya dayanır.
Bediüzzaman, Hz. Âdem’in mu’cizesinin umum kemâlât ve terakkiyat-ı beşeriyenin nihayetlerine ve en ileri hedeflerine işaret ettiğini söyler. Yani, “talim-i Esma” ünvanı insanlık nev’i adına kazanılan bütün “kemâlât-ı ilmiye”, “terakkiyât-ı fenniye” ve “havarik-ı sun’iyeyi” (sanat, teknoloji harikalarını) kapsamaktadır.
İnsan nev’inin geniş istidat (potansiyel yetenek) yelpazesinin yüksek her bir hakikati aslında Cenâb-ı Hakk’ın bir ismine dayanır. Meselâ mühendislik Adl ve Mukaddir, tıp Şâfî ve genetik Hafîz isimlerinin tecellilerini bütün ihtişamıyla bilmekten ve keşfetmekten başka bir şey değildir. Başka bir ifadeyle, her türlü ilim ve fennin hakikati Esmâ-i Hüsnâ’ya dayanmakla ve o isimlerin doruğuna ulaşma hedefini taşımakla mana ve kıymet kazanmaktadır.1
Marifetullah, Esma-i Hüsnâ’nın tecellilerini gözlemlemek, anlamakla elde edilir. Zira, herbir fen ve sosyal ilim bir Esma’ya dayanır. Meselâ:
-Allah Âlim-i Mutlak’tır: Bu bilimde ilerlemeyi gerektirir.
-Allah Rabbü’l-Âlemîn’dir… Atomlardan hücrelere, yıldızlara kadar kâinatı terbiye ediyor: Yönetimde, kendimizi, çoluk çocuğumuzu terbiye etmemizi icap ettirir.
-Allah Mukaddir’dir: Bu isimde inkişaf etmek, matematik, geometride inkişafı getirir.
-Allah Şafî-i Mutlak’tır: Şâfî isminde terakki eden, tıpta ilerler.
-Allah Hakim-i Mutlak’tır: İlim, estetik, iktisat vs.
-Allah Sani-i Mutlak’tır: Sanat, mimari…
-Allah Adil-i Mutlaktır: Hak ve hürriyetlere riayeti öğretir.
-Allah Ganiyy-i Mutlak’tır: Refah ve kalkınmayı icap ettirir.
-Allah Vekil-i Mutlak’tır: Allah’a tevekkül eden, sebeplere, sünnetullaha, tabiat kanunlarına uyar, sonucu ondan bekler.
Demek ki ekonomik ilerleme dahi, imana bağlı. Esma-i Hüsna’yı öğrenmemiz, benimsememiz, özümsememiz nisbetinde ilimde, san'atta, teknikte, ekonomide, mimaride vs. ilerleriz. Tarih buna şahit değil mi? Müslümanlar ne zaman iman esaslarını özümsediler, o zaman terakkî ettiler. İşte Asr-ı Saadet, işte Endülüs Emevi’si, işte Abbasi, işte Selçuklu, işte Osmanlı. İman, İslâmiyet, şeriat, Esma-i Hüsna yükselme devirlerinde yaşandı…
Dipnot: 1- Sözler, 20. Söz, 2. Makam, s. 238.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.