Ersoy Dede

Ersoy Dede

Şortlu Cumhuriyet Mitingleri

Şortlu Cumhuriyet Mitingleri

Aranan kan bulunmuştur. Bu kez ‘Fadime Şahin’imiz, şort giyen 19 yaşındaki bir voleybolcu kız çocuğu. Rivayet olunur ki, otobüse binmiş, adamın biriyle dalaşmış, adam ağzının ortasına yumruğu patlattığı gibi otobüsten inmiş ve sırra kadem basmış. Fakat otobüsteki yolcuların ifadesine bakılırsa talihsiz adam, yeni nesil Fadime Şahin’in elinden, canını zor kurtarmış gibi görünüyor. Bu hadisenin ardından internet forumlarında abuk subuk şort kampanyaları kendini göstermeye başladı. “hepimiz şortluyuz” vesaire gibi. Beni okumazsınız ya söyleyeyim yine de. Kayıtlara geçmiş olur hiç olmazsa. Artık şu; “Ramazan’da sandviç yiyen adamı dövdüler”, “parkta el ele gezen çifte verdiler sopayı”, “bira içiyordu, şişeyi kafasında kırdılar”, “otobüste şortlu kızın dudağını patlattılar” gibi işler sökmüyor arkadaşlar. ‘Mini 28 şubatçıklar’ hayal ediyor bunun için ortalığı ayağa kaldırmak istiyorsanız eğer, bunlardan daha fazlasına ihtiyacınız var.
2. PANPİŞ VAKASI
Bir an için kızın bu mekanizmaya alet olmak için değil de, örneğin kısa yoldan şöhret olmak için böyle bir yola başvurduğunu düşünelim. Bir tür “2. Panpiş Vakası” anlayacağınız. Ana Haber bültenleri çağırır kızımızı. Anchorman’lerimiz, uzun uzun “o eli kırılasıca hayvan”ın bu dünyalar güzeli sporcu kızımızın kiraz dudaklarına nasıl kıydığını anlatırlar. Mağdur hanım kızımız bir de ağladı mı stüdyoda.. Ver elini dizi filmler, reklamlar, şarkılar markılar. Olmaz demeyin. Kumkapı Cinayeti davası şöhretleri gördü bu ülke. İSKİ skandalı’nın hayatımıza soktuğu şöhretler gördü bu ülke. Polisle, geceliği 5 bin dolara anlaştıktan sonra yakayı ele veren bir hanım kızımız’ın, bugün “usta gazeteci” diye anılan bir adamın programında, milyonlarca izleyicinin gözünün içine baka baka nasıl aklandığına (hatta polisin nasıl suçlandığına) tanık oldu bu ülke. Bir voleybolcu kızımız mı tırmanmayacak şöhret asansörlerini. (zira basamak ya da merdiven biraz yavaş kalıyor böylesi şöhret yollarına. Asansör daha uygun) Ömrü boyunca voleybol oynasaydı kaç kişi tanıyacaktı bu kızı? Şimdi kaç kişi tanıyor peki? Bu bile bir gösterge değil mi?
BEYAZ VOLEYBOLCU
Bir tarafı daha var işin. Bu benim çok da görmek istemediğim bir tarafı. Yukarıda iki tahlil yaptım. Doğru da olabilir yanlış da. Tamamen, bugüne kadar yaşananlardan yola çıkarak, benzerlikler üzerine kurdum tezlerimi. Bu üçüncüsü ise şakaya gelir gibi değil. İnternetten bu hanımefendinin ajanslara verdiği röportajı izleyin. Bir daha izleyin. Sonra bir daha.. Ve sonra gidip aynaya bakın. Bakın bakalım ne göreceksiniz. Ben baktım.. Söyleyeyim size. Bu kız kâh kendisine saldırdığını iddia ettiği kişiyi anlatırken, kâh otobüste kendisine yalnız bıraktığını iddia ettiği yolcuları anlatırken de alenen beni aşağılıyor. Evet.. yanlış yazmadım. Tamamen beni anlatıyor. Bu yazıyı okuduğunuza göre, sizi de anlatıyor. Bu tıpkı Aysun Kayacı’nın “dağdaki çobanla benim oyun neden aynı?” diye sorduğu mantığın tâ kendisi. Diyor ki içten içe; “benim bu insanlarla bir arada ne işim var?” Ve dahası sanırım bu soruyu samimiyetle soruyor. Benimle aynı otobüste seyahat etmek istemiyor, aynı mağazadan alışveriş yapmak aynı havuzda serinlemek istemiyor.. Bütün kavga bu. Sonra da suçu benim üstüme atıyor. Ben de onunla bir şey paylaşmak istemiyorum. Bu doğru. Ama tahammül etmeyi başarıyorum. Ona da tavsiye ederim. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi