İki Arındırıcı Tövbe ve Namaz
“(Ey Muhammedi) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Şüphesiz iyilikler kötülükleri siler. Bu, Rablerini ananlar için bir öğüttür. Sabret!. Çünkü Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez.”(Hud 114-115)
Bu Ayetlerin Nüzul Sebebi
Buharî, Müslim ve İbni Cerîr'in İbni Mes'ud'dan rivayet ettiklerine göre bir adam bir kadını öpmüş, sonra da Peygamberimiz (s.a.)'e gelip bunu haber vermişti. Bunun üzerine Cenab-ı Hak şu ayeti indirdi:
"Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Şüphesiz iyilikler kötülükleri siler." (Hûd, 114).
O kişi "Bu hüküm sadece bana mı aittir?" diye sordu. Efendimiz (s.a.) "Ümmetimin tamamı içindir" dedi.
Tirmizî ve başkaları Ebu'l-Yeser (r.a.)den şöyle dediğini rivayet etmektedirler: Hurma almak üzere bana bir kadın geldi. Ben de, evde bu hurmadan daha güzeli var, dedim. Benimle birlikte eve girdi. Ona doğru yaklaştım. Bana şöyle dedi: Allah yolunda savaşa çıkan gazinin arkasından ehline böyle mi davranıyorsun? Uzun bir müddet başını eğdi. Nihayet Allah O'na şu ayeti vahyet-ti: "Gündüzün iki tarafında... namaz kıl." Ve ayeti sonuna kadar okudu.
Bu hadis-i şerif Ebu Ümame, Muaz b. Cebel, İbni Abbas, Büreyde ve başkalarından da rivayet edilmektedir. Bundan kişinin küçük günahlarında had olmadığı, buna namaz kılmak, güzel söz ve davranışlarda bulunmak gibi salih amellerin kefaret olacağını göstermektedir.
Tirmizî'nin İbni Mes'ud'dan rivayeti şu şekildedir: Bir adam Peygamberimiz (s.a.)'e geldi ve "Ben Medine'nin bir ucunda bir kadını tedavi ettim. Onunla münasebet kurmadan sadece öptüm. İşte ben buradayım. Benim hakkımda dilediğin şekilde hükmet" dedi. Hz. Ömer (r.a.) o adama "Allah senin hatanı örttü. Keşke bunu sadece kendin bilseydin" dedi. Peygamberimiz (s.a.) o adama hiçbir cevap vermedi. Adam ayrıldı gitti. Rasulullah (s.a.) peşinden birini göndererek o adamı çağırdı ve ona şu ayeti okudu: "Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Şüphesiz iyilikler kötülükleri siler. Bu, Rablerini anan kimseler için bir öğüttür." (Hûd, 114).
Sahabeden biri "Bu, sadece ona mı hastır?" üye sordu. Efendimiz (s.a.) "Hayır, bilakis bütün insanlara aittir" buyurdu. Tirmizî, bu hasen-sahih bir hadistir, demektedir.
Cenab-ı Hak namazın faydasını zikrederek "İyilikler kötülükleri siler" buyurdu. Yani hayır işleme ve salih ameller -ki beş vakit namaz da bunun içindedir- geçmiş günahlara ve küçük günahlara kefaret olur.
Nitekim İmam Ahmed ve Sünen sahipleri Hz. Ali (r.a.)'den şöyle dediğini rivayet etmektedirler: Rasulullah (s.a.)'tan bir hadis duyduğum zaman Allah bana dilediği kadar bu hadisten istifade etmeyi nasip ederdi. Biri bana hadis rivayet ettiği zaman ondan yemin etmesini isterdim. Yemin ederse onu tasdik ederdim. Bana Ebubekir (r.a.) rivayet etti. Ebubekir (r.a.) doğru söyledi. Rasulullah (a.s.)'m şöyle buyurduğunu işitmişti: "Hiçbir müslüman yoktur ki, bir günah işlesin de abdest alıp iki rekât namaz kıldıktan sonra affolunmasın."
Buharî ve Müslim'in Hz. Osman b. Affan (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre Hz. Osman Rasulullah (s.a.)'ın abdesti gibi abdest almış ve şöyle demişti: Rasulullah (s.a.)'m aynen böyle abdest aldığını gördüm ve buyurdular ki: "Kim benim bu abdestim gibi abdest alır, iki rekât namaz kılarsa bu iki rekâtta içinden hiçbir şey geçirmezse geçmiş günahları affolunur."
Hasenat (iyilikler) bütün salih amellerdir. Hatta günahı terk etmek bile hasenata girer. Seyyiat (kusurlar) ise küçük (sağair) günahlardır. Çünkü kebairi ancak tevbe örter. "Büyük günahlardan kaçarsanız kusurlarınızı örter, sizi güzel bir makama koyarız." (Nisa, 4/31). Ayrıca Müslim'in rivayet ettiği "Beş vakit namaz aralarındaki (küçük) günahlara kefarettir. Büyük günahlardan kaçınmak şartıyla..." hadis-i şerifi de buna delildir.
Sadık tevbenin şartlan ise dört tanedir:
1- Günahı tamamen terk etmek.
2- Günah işlediğine pişman olmak.
3- Gelecekte aynı günahı bir daha işlememeye azmetmek.
4- Günahın tesirini silmeye yardımcı olacak salih amel işlemek. Hakların hak sahiplerine verilmesi ve eziyet ettiği kimseden helâllik istemesi de buna girer.
"Bu, Rablerini anan kimseler için bir öğüttür." Yani güzel ameller işlemek ve istikamet üzere olmak, dinin sınırlarını aşmamak ve zalimlere meyletmemek şeklinde geçen bu nasihatler hadiseleri düşünen, tehlikelerini takdir eden, Allah'tan korkan ve bunlardan öğüt alacak kimseler için bir öğüttür.
"Sabret!" Yani itaat ve meşakkatlerine karşı sebat et, günah ve günaha teşvik edici şeylere karşı sabır göster. Haramlardan ve çirkin şeylerden uzak-laş. Zorluk ve musibetlere karşı sabret. Zira Allah iyi amel işleyenlerin, Allah'ın muradı ve kaderine sabredenlerin sevabını boşa çıkarmaz. Bu, sabrın iyilik ve fazilet olduğuna delildir.
Bütün bu bilgileri Zuhayli’nin, “Tefsirul Münir”inden, Hud Suresi 114. Ayetin tefsirinden aldık Namazın hak katında değerini ve dikkatli yaşamanın gereğini anlatması bakımından okurken hoşumuza gitmişti. Böyle bir bayram gününde sizin de ruhunuzu tatlılandırmak istedik.