Elif Nisa

Elif Nisa

"Sarp Yokuş"u Aşabilmek

"Sarp Yokuş"u Aşabilmek

Somali denildiğinde aklınıza ilk gelen nedir? İç çatışmalar, salgın hastalıklar, susuzluk ve son dönemde gündeme gelen açlık. Yaşamlarının bir parçası haline gelen bu felaketler, Somali halkıyla adeta özdeşleşmiş. İnsani yardım örgütleri de yaşanan zorluk ve sorunlara kalıcı bir çözüm getiremiyor. Yalnızca kısa süreli çözümler üretilebiliyor.

Afrika son 60 yılın en büyük kuraklığını yaşıyor. Somali’de her gün yüzlerce kişi açlıktan ölüyor. Son 3 ay içinde açlıktan ölen 5 yaşından küçük çocuk sayısının 29 bine ulaştığı haberleri geliyor. Mogadişu’daki kamp kliniklerinin, ölmek üzere olan çocuklarla dolu olduğu bildiriliyor. 3 buçuk milyonu Somali’nin güneyinde olmak üzere, 12 milyon kişinin de açlığın pençesinde olduğu söyleniyor. Dahası yetkililer, Somali’de açlığın yıl sonuna kadar süreceğini tahmin ediyor.

Diğer yandan İslam alemi Ramazan ayının coşkusu içerisinde. Gün boyu oruçlu olan Müslümanlar, akşamları bir araya gelip iftar yapıyorlar. Ancak Somali Müslümanları değil iftarı yapacak, yaşamalarına yetecek kadar gıdaya bile ulaşmaya güç yetiremiyorlar. Açlık yüzünden ülkesi Somali’den kaçıp Kenya'da bir mülteci kampına sığınan 3 çocuk annesi Faduma Aden, kendisini açlığın değil, “Allah için tuttuğu orucu bozacak iftar yemeği bulamamanın” üzdüğünü söylüyor.

Dünyada yaşanan açlık çözümsüz bir sorun değil. Kaynakların eşit dağıtılması, gelişmiş teknolojinin tüm insanlığın hizmetine sunulması, israfın engellenmesi çözüm yollarından yalnızca birkaçı. Çözümsüzlüğün asıl nedeni ise bencillik, kişisel beklenti ve çıkarlar, hırslar ve umursamazlık gibi ahlaki bozukluklar.

Zor koşullarda yaşayan, imkanları olmayan yardıma muhtaç insanlar karşısındaki sorumluluklarımızı Kur'an şöyle bildiriyor:

Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)

Evet bize ne oluyor? Ayetin muhatabı bizler değil miyiz?.. İşte Kur'an, bugün insanlığın umursuzluk içinde gelip dayandığı noktayı bize işaret ediyor; "Ancak o, sarp yokuşa göğüs germedi." (Beled Suresi, 11)

Sarp yokuşun ne olduğunu sana öğreten nedir?
Bir boynu çözmek (bir köleye özgürlük vermek)tir;
Ya da açlık gününde doyurmaktır,
Yakın olan bir yetimi,
Veya sürünen bir yoksulu.
Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak. (Beled Suresi, 12.... 17)

Kur'an, insanları özgür kılmak, boyunlarındaki bağları zincirleri koparmak istiyor. Yetimlerin eziyet görmemesini, yoksulların sürünmemesini istiyor. Müslümanların yetime ve yoksula yardım etmelerini buyuruyor. Ve birbirlerine sabrı ve merhameti tavsiye etmelerini. Zulmü, kan dökmeyi, can yakmayı değil, merhameti.

Dünyaya hakim olan din dışı kültür, insanları merhametli, yardımsever ve özverili olmaya değil, bencilliğe sürüklediğindendir ki, dünya genelinde aşırı fakir ve aşırı zengin kesimler bulunuyor. Kur'an, yoksul ve muhtaçlara yardım etmeyen, aksine onları hor gören insan modelini "dini yalanlayanlar" olarak tarif ediyor:

Dini yalanlayanı gördün mü?
İşte yetimi itip-kakan;
Yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur. (Maun Suresi, 1-3)

İnsanlığın kurtuluşu, dini yalanlayan değil, dine samimi inanan insanların yeryüzünde güçlenmesi ve söz sahibi olmasıyla gerçekleşecektir. Bediüzzaman dünya sefilliğinden kurtulmak için Müslümanların birlik olması gereğini şöyle ifade ediyor: “Ey ehl-i iman! İhtiraslarınızdan ve düşmanca taraf tutmanızdan kuvvetiniz hiçe iner. Az bir kuvvetle ezilebilirsiniz. Sosyal hayatla alakanız varsa, 'Mümin mümin için sağlam bir binanın birbirine kuvvet veren taşları gibidir' yüksek prensibini, hayat prensibi yapınız. Dünya sefilliğinden ve ahiret sıkıntısından kurtulunuz.”

Gözardı ederek, önemsemeyerek ya da ümitsizlik içinde; mazeret her ne olursa olsun "neme lâzım, başkası düşünsün" demek çok yanlış. Vicdanlı Müslümanlar bir araya gelmeli Allah’ın hoşnutluğu için birlikte saf bağlayarak hareket etmeli ve bir büyük dayanışma gerçekleşmeli. Hz. İbrahim (a.s.) tek başına bir ordu idi. Samimi iman eden insan en üstün olandır. İnananlar birlik olduklarında, Allah'ın dilemesiyle zorluk ve sıkıntılar hep birlikte aşılacaktır..

"Sarp yokuş" göğüs gerilemez, aşılamaz değildir. Vicdanımızı diri tutarak bir boynu çözmek, bir köleye özgürlüğünü vermek, aç bir yetimi ve sürünen bir yoksulu doyurmak ve iman edenlerden' olmak. Kısacası "sarp yokuş"u aşabilenlerden olmak... Hangimiz istemez, "hayır" diyebiliriz?..

Dipnot: Herkese hayırlı bir bayram dilerim. Bayram, tüm İslâm dünyası için hayırlara ve birlik yönünde önemli gelişmelere vesile olsun. Barış, huzur, dostluk mutluluk verecek, ruhumuzu coşkuya açacak, tam bir bayram sevinci yaşatacak olan İttihad-ı İslam... İşte İslam Aleminin asıl bayramı bu olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Elif Nisa Arşivi