Mutlu bir bayram
Mutlu bir bayram yaşadık. Ramazan ve zafer bayramları bir arada... Ne güzel kaynaştılar. Diyebilirim ki, çok çok uzun yıllardan sonra halkımızın askerle protokol gereği değil, samimiyet ve muhabbetle kucaklaştığı bir bayram oldu. Tarihimize böyle geçecek.
Bu ortam, ıztıraplı dönemleri, acılı yılları yaşadıktan sonra doğdu. Dış dünyada, Müslüman ülkelerde, en saygın devlet derecesinde sempati kazandığımızı söyleyebilirim. Demokrasi dünyasında da Türkiye, eskisinden fazla önem verilen bir çizgiye çıktı.
Bütün devletlerle sorunsuz işbirliği yaşamamız elbette mümkün değil. Hele tarafsızlık imkânsızdır. Türkiye, NATO üyesi ve demokrasi ile yönetilen bir devlet olarak zaten tarafını belli etmiştir. Bu, diğer ülkelerle geçinmekte zorlanıyoruz demek değildir. Onlarla da, istikametimizden taviz vermiyerek imkân nisbetinde iyi geçinmek, doğru politikadır.
Halkımıza, hiçbir dönemde emsali olmayan, hattâ bir çok gelişmiş ülkede gerçekleştirilmeyen büyük sosyal haklar ve imkânlar tanındı. Hemen önümüzdeki yıllarda 15.000 ve ardından 20.000, 25.000 kişi başına dolar çizgisine erişmeliyiz. Şimdi rahat bir ülkeyiz. O zaman refah devletleri arasına gireceğiz. Çok yaygınlaşan eğitim ve öğretimde hâlâ büyük problemler mevcuttur. Yargı sektörü de acele düzenlemeleri gerektiriyor.
Başta PKK, silâhlı çeteleri ortadan kaldırmak, gelişme yolumuzu açacaktır. Bu çetelerle birlikte yaşıyabilmemiz mümkün değildir. Hızla profesyonel orduya geçmemiz, bu temizliği yapmayı çok kolaylaştırır. PKK’lı bir Türkiye kabûl edilemez.
Dış politikada önemli hata yapmaz. Avrupa Birliği kriterlerinde eksiklerimizi giderirsek, Türkiye’yi yolundan çevirmek, yolumuzu kesmek mümkün olmaz. Kürt meselesini AB ölçütleri içinde çözümler, tam bir demokrat anayasa yapabilirsek, hedeflediğimiz Büyük Türkiye’ye epey yaklaşırız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.