Etkili hitabet ve kitabet üzerine
Birkaç gün önce (29.8.2011) bu köşede “Etkili hitabet ve kitabetin püf noktaları” başlıklı bir yazı kaleme almıştık. O konuya devam ediyoruz:
Bir konuşma veya yazıda; kelimelerin, cümlelerin süsü-püsü değil, mânânın düzgün olması asıldır. Mânâ; süslü cümlelerin içinde saklanmamalı, boğulmamalı, gizlenmemeli. Lâfız, ifade yamukluğunu anlam bozukluğuna tercih etmeli.
“Nazm-ı maânî” denen, mananın tertibi ise, müteselsil, peş peşe gelen mantıkı seyir ile mümkün. Yani mana, mantıkla örüldüğünde güç kazanır, sağlam olur.
Evet yazı ve konuşmada, “giriş, gelişme ve sonuç” silsilesi takip edilmeli. Yani, ortada veya en son söylenmesi gerekeni başta söylememeli, yazmamalı. Buna “piramit anlatım” da denebilir.
Yani, önce anlatmak istediğiniz şeyin ana fikrini, ana mevzuunu girişe yerleştirirsiniz. Sonra biraz daha detaylı bilgiler vererek gelişme bölümü ve sonuç… Şu örnek verilir:
Bir çekirdek, giriştir. Sümbül vermesi, fidan olması, dal-budak, yaprak, çiçek gelişmedir… Meyve ise, sonuçtur.
Bir yapıyı düşünelim. Önce temel atılır. Sonra kargası ve en nihayet çatısı ve ince işlerinden sonra tefriş edilir.
Bir yazı veya konuşma beliğ olabilmesi için bu kısımları taşımalı, ayrıca düzgün bir şekilde ifade ile mantık örgüsü içinde serdedilmeli. Kelime ve cümleler birbirini takip etmeli, arada kopukluklar olmamalı.
“Dekàik-i mahiyàt ise, âlemin nizam-ı ekmeline mümidd ve müstemmiddirler.” Yazı ve konuşmalarda seçeceğimiz kelimeler, cümleler, mevzua uygun olmalı. Meselâ, Allah’ın Celâl ve Kahhar sıfatlarını anlatırken, örneklerimizin aslanlar, denizlerin dalgaları, kar, bora-fırtına, dağlar, gökgürültüsü, güneş sistemi ve Samanyolu vs. olması daha münasiptir.
Cemâl ve Cemîl’i açıklarken, çiçekler, kelebekler, kuşlar nazara verilmeli.
“Nizam-ı ekmelde herbir hüsnün menbaı olan hüsn-ü mücerred mündemiçtir.” Kâinatta yaratılan her varlık ve aralarındaki münasebetler en güzel ve en uygun şekildedir. Muhteşem bir düzen vardır. Bir simetri ve denge vardır.
İşte konuşma ve yazının mükemmellik derecesi, kâinattaki bu düzene uyulduğu nisbettedir. Kelime ve cümleleri, hitap edilen kesimin anlayacağı tarzda, kültür seviyesine göre, ortama en uygun olanları seçmek asıldır.
Bir düğün merasiminde ölümden; cenaze evinde neşe ve sevinçten bahsedilmez.
Bir bostan, bir bahçede sebze fideleri ve çiçekler nasıl mükemmel bir ahengi, güzelliği sergiliyorsa...
Şu muhteşem ve müzeyyen (süslü), münakkaş (desenli, nakışlı) kâinat fuarı, müzesi, sarayı ressamlar için olduğu kadar hatipler ve yazarlar için de muazzam bir tefekkür ve ilham kaynağıdır.
Hitabet ve yazılarımız da bu mücerred/soyut güzellikleri, harika sergileri, bostanları, çiçekleri ve aralarındaki bağlantılardan doğan ahengi, dengeyi barındırdığı oranda beliğ bir ifade ve yazı olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.