Ersoy Dede

Ersoy Dede

Genelkurmay Başkanı komutan değildir

Genelkurmay Başkanı komutan değildir

Dünkü yazımda sorunun protokol düzeninde değil, Anayasa’da olduğunu yazmıştım. Protokoller değişir.

Çok basit üstelik de. Ama meselenin ruhu, kalbi Anayasalardadır. O Anayasa’da silahlı kuvvetler komutanı olarak “genelkurmay başkanı” geçiyorsa, protokoldeki yerini istediğin kadar değiştir. O metin şu anlama gelir ki, “ülkede dört kuvvet vardır. Bu kuvvetlerden biri de ordudur”. Oysa öyle değildir. Ordu bazı meselelerde yasamanın, bazı meselelerde de yürütmenin içindedir. Örneğin “savaş kararı”nı TBMM alır. Ama savaşı (Bakanlar Kurulu adına) Başbakan yönetir. Savaş dışarıdan görüldüğü gibi hiç de askeri bir oyun değildir. Dibine kadar sivil siyasetin uluslar arası ilişkiler metotlarından biridir. Bir ülkeye bazen bir elçi gönderirsiniz bazen de bir bomba. Elçiyi gönderen siyasi irade ise bombayı niye başka bir güç göndersin ki?..

Gelelim Milli Savunma Bakanlığı meselesine. Hürriyet ve demokrasi savunucuları, askeri Savunma Bakanlığı’na bağlamanın doğru olduğuna inanıyor. Buna, epey bir süre ben de inandım. Ancak işin doğrusu bu değil. Mevcut askeri yapıyı, olduğu gibi alıp herhangi bir yere bağlayarak sorunları halledemezsiniz. Yapısal reformu gerçekleştirmeden, orduyu isterseniz alın bizim eve bağlayın. Ne değişecek ki? Önce askeriyenin tepe yönetiminde bir düzenlemeye gitmelisiniz.

İlk iş, Genelkurmay başkanlığı makamı üzerinde bir tanım yapmak. Anayasaya doğrudan, “Genelkurmay Başkanı, silahlı kuvvetler komutanıdır” diye yazılmış. Ve kimse buna itiraz etmemiş. Dolayısıyla da askerin bir numaralı koltuğunda genelkurmay başkanının oturduğuna inanılmış. Oysa öyle değil. Genelkurmay başkanı, bir komutan değil, bir tür personel daire müdürü gibi bir pozisyondadır. Komutan kim ise, onun karargahının, yani çalışma odasının sorumlusudur. (askerde vardır ya sorumluluk kartları... Lambanın sorumlusu, lambayı açma düğmesinin sorumlusu, o sorumluluk kartının sorumlusu..) Komutanlık ise, kuvvetlerin başındaki generaller için geçerli bir kadrodur. Kara, Hava ve Deniz güçlerinin komutanı vardır. Tüm bu komutanlıklarla ilgili başkomutanın karargah subayı da; “Genelkurmay Başkanı”dır. Kimse artık başkomutan, o kişidir ordunun bir numarası.

Mevcut Anayasa’ya göre, askeriye, cumhurbaşkanının başkomutanlığında bir yapıdır ve Başbakan’a karşı sorumludur. Ama silahlı kuvvetler komutanı “genelkurmay başkanı”dır. Böyle saçmalık olur mu? Bu nasıl bir hiyerarşik yapıdır. Kim ast, kim üst şimdi burada? Saçma-sapan bir tanım zinciri.. Bir kere, kim başkomutan ise o kişi silahlı kuvvetlerin komutanıdır. Nokta.. Hemen altındaki ilk yapı kuvvet komutanlıkları yapısıdır. Bizde cumhurbaşkanı olarak yazılmış. Bugünkü cumhurbaşkanı seçim sistemimize göre böyle kalmasında bir sakınca yok. Ama ideali elbette, TBMM’nin ve onun yetkilendirdiği Bakanlar Kurulu’nun emrinde olması ordunun. Dolayısıyla Bakanlar Kurulu adına başkomutan da başbakandır. Onun hemen altında ise Genelkurmay Başkanı yoktur. Ya ne vardır? Kuvvet komutanları. Kuvvet komutanları ile Başbakan arasında başka bir koltuk yoktur. İdari işler için ise Genelkurmay Başkanı Başbakan’ın direktifleri-emirleri doğrultusunda karargahı yönetir. Savunma Bakanı ise diğer teknik işlerle ilgilenir. Teknoloji transferleri, yeni savunma stratejileri için Ar-Ge çalışmaları, askere personel alımı, lojistik ihtiyaçların temini ve uluslar arası savunma, strateji işbirliklerinin geliştirilmesi gibi alanlarda savunma bakanlığına ihtiyaç vardır. Kısacası “Ordu Savunma Bakanlığı’na bağlansın” yönündeki teklif ilk başta “olabilirmiş” gibi gelse de, aslında o işin oluru hükümetin başında kim varsa ordunun başında da o ismin olmasıdır. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi