Tarih ve talih dönmüştür
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır’da çok büyük bir heyecanla karşılanması, acaba ülkemizde kimin göğsünü kabartmamıştır? En muarız bile herkesin içinde muhalefet etse de kendi başına kaldığında farklı düşünmekten kendini kurtaramaz.
Başbakanımızın Libya ve Tunus ziyaretleri de farklı manzaralarda olmaz. Oradan Fas’a, Sudan’a, Nijer’e, Tanzanya’ya vs geçse benzer coşkular yaşanır. Bir ziyaret vaki olsa Şam, Mekke-Medine, Yemen, Körfez ve Irak aynı olur. Bosna-Hersek, Makedonya, Kosova, Arnavutluk vs. benzer fotoğraflar verir.
Keza Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Azerbaycan gibi Kafkas ve Orta Asya ülkelerinde yine çok yüksek alakayla bağra basılır. Doğu Türkistan’a gitse yer yerinden oynar. Afganistan, Pakistan, Bangladeş, 140 Milyon Müslümanın da memleketi Hindistan, Malezya ve Endonezya’da netice aynıdır.
Türkiye, 21. Asrın başında böyle bir lider yetiştirdiği için şükretmelidir.
Bu manzaralar, tam bir asır evvel Sultan V. Mehmed Reşad’ın 7 Haziran 1911 Senesinde Kosova sahrasında Murad-ı Hüdavendigâr’ın meşhedi önünde /şehid düştüğü yerde yüz bin Mü’min ile Cuma namazı kılmasından sonraki en büyük buluşmadır.
Bu itibar, bu liyakat sayın Erdoğan’ın şahsında Türkiye’yedir.
ABD’de bütün bu saydığımız ülke mensupları, Türk vatandaşları kadar memnunlar.
Başbakanın Kahire’de konuştuğu gün, Amerikalı bir yazar, Washington, DC’deki bir düşünce kulübünde kitabını tanıtırken ‘İslam dini bugün sahipsizdir! diyordu.
Bizler, bunu onlarca yıldır yazıyoruz.
Hıristiyanlık için böyle bir şey denebilir mi?
Diyene papalık gösterilir.
Onun için yaşanan ve yaşanacak olan bütün bu heyecan ve kucaklaşmalar, esasta bir ümmetin şuuraltının uyanışı, bas’u ba’del mevtidir. Türkler, Türkiye, bin yıl boyunca İslam’a bayraktarlık yaptı. İsmi, şanı, şerefi ve itibarı bu bayraktarlıktan dolayıdır. O elin sahibi, bugün o bayrağı yeniden yükseltiyor, daha doğrusu kader, bir kere daha kredi açıyor.
İslam Coğrafyasında müstemleke artığı sözde liderler, savuşup gittikçe birlik, beraberlik ve dayanışma artacaktır. Bir kirli düzen yeni bitiyor. Her İslam ülkesindeki her samimi sohbette İslam dünyasının gerçek sahibinin Türkiye olduğu ikrar ve teslim ediliyordu. 20’nci Yüzyıl boyunca sahibini arayan İslam Coğrafyası, bugün yeniden ona kavuşmanın heyecanı içinde. Bu heyecanda gençlerin başı çekmesi ise ayrıca sevinilecek bir durumdur.
Hadise büyüktür:
Dikkatli hareket etmeli.
Bahar yılda bir kere gelir
Böyle fırsatlar bir asırda bir doğar.
Yarın güneş, İslam Coğrafyasına daha güzel gülecek.
Tarih ve talih dönmüştür.
Yâ Rab, tamamına erdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.