Doğan Yurdakul’un karısı
Doğan Yurdakul’un eşi vefat etti. Allah rahmet eylesin. ırtınalar kopuyor medyada. Ayşenur Abla bas bas bağırıyor “merhamet etmediler” diye, Soner Yalçın açık izin talebi içeren mektuplar yazıyor, bilen bilmeyen Adalet Bakanlığı’na ver yansın ediyor. Sırf bu kopan tantana nedeniyle asıl konudan uzaklaşmak üzereyiz. Asıl konumuz cezaya dönüşen tutukluluk süreleri. Ama laf geldi dayandı, Doğan Yurdakul’un eşini son bir kez görmesine izin bile verilmemesine.. Peki Yurdakul, bunun için izin istemiş mi? Şüphesiz tutuklu yargılanan kişiler için böylesi şartlarda izin verilmesinin dert olduğu biliniyor. Yani “tutuklu” değil de, “hükümlü” olsa, belki daha kolay olacaktı. Ama asıl merak ettiğim, Doğan Yurdakul, eşini son bir kez görmek için izin istedi mi, istemedi mi? Şu laflar, Yurdakul’a ait: “Ben 70’lerden beri siyasi fikirlerim nedeniyle çeşitli zamanlarda zulüm gördüm. Bugüne kadar da hiçbir konuda kimseye minnet etmedim. Karımla son bir kez görüşmek gibi bir talebim yok. Bunun için kimseye minnet etmem. Pazar günü eşimle telefonda kısaca görüştüm ve vedalaştım. Vefat durumunda cenazeye katılmak yasal hakkımdır. Bunun dışında Adalet Bakanı’ndan bir talebim yoktur.” Açık ve anlaşılır bir metin mi? Bu metni Yurdakul Radikal Gazetesi’ne gönderdi. Ortalık ayağa kalktığında , “vay vicdansız Adalet Bakanı” diye çığlıklar atıldığında öğrendik ki, böyle bir talep yok. Hatta daha da ileri bir noktaya taşıyayım sizin için. Bir tür restleşme içinde Doğan Yurdakul mevcut adalet ve yargı sistemiyle. Hani “Çık da karını son bir kez gör” deseniz, kendini parmaklıklar arkasına kilitleyecekmiş gibi. “Çık deseniz de çıkmam” der gibi...
•
Kimin acısının, kimin kederinden daha büyük olduğunu sadece Allah bilir. Karısı kanser ve ölümle pençeleşiyor diye dert edinmek bana düşmez ki.. Ben Ali Taran’ın karısı için de endişeleniyordum. Çok üzülüyordum. Ama kocası onu bırakıp, bir seks ikonu ile evlendi, karısını unuttu. Bazısı ise karısı kanser olmadığı halde ayaklarının altına paspas olur. Bilemem. Tek bildiğim Doğan Yurdakul’un acısı ise bu acı, bunun üzerinden prim yapmaya çalışmayın. Gelin meseleyi doğru zeminde tartışalım.
•
Daha evvel Mehmet Haberal için de yazdım, kıyamet koptu. Beni hainlikle itham ettiler. O zaman demiştim ki, “Haberal serbest bırakılmalı. Ama milletvekili olduğu için değil. Tutuksuz yargılanması gerektiği için”.. Şimdi de diyorum; “Doğan Yurdakul serbest bırakılmalı. Ama karısı öldüğü ya da hasta olduğu için değil. Tutuksuz yargılanması gerektiğine inandığım için”.. Bundan sonrası savcının-hakimin bileceği bir iş.. Ben adli kontrol mekanizmasının öncelikli olarak işletilmesi gerektiğini savunurum. Yargılamanın hızlandırılması ve bir an evvel kararın açıklanması gerektiğini savunurum. Tutuklamanın, cezalandırılmaya dönüşmemesi gerektiğini savunurum. Doğan Yurdakul için de savunurum bunu, Soner Yalçın için de.. Ama mahkeme heyeti der ki; “Hayır serbest bıraktığımız gün yargılamamızı etkileyecek işler yapabilir. Kaçabilir, delil karartabilir.. vs..” onu bilemem. Doğan Yurdakul’un eşine Allah rahmet eylesin. Hiç değilse bu hadise, tutukluluk süreleri ile ilgili bir çalışmanın elzem olduğunu bize hatırlatmış olsun.. Tutukluluk süreleri ile ilgili bir şey yapılamayacaksa da en azından yargılamanın hızlandırılmasını sağlamanın kapısını açsın. Kalın sağlıcakla.