Mevzuat efendi!
Her ülkede ‘bürokrasi’den şikâyet edilir, ama Türkiye’deki bürokrasi çok daha meşhurdur. Bunun bir sebebi de, bilhassa ‘tek parti’ devrindeki bürokrasinin millete yaptığı eziyet, haksızlık ve yanlışlardır.
Üstelik o günleri yaşayanların şahitliğiyle, millete haksızlık yapan bürokratlar, ‘devlet’ten de her türlü desteği alabilmiştir. İnsafsız bürokratlar ile “iz’ansız” devlet yöneticileri bir araya gelince, milletin çektiği sıkıntıları tahayyül edin artık...
Aynı dertten komşumuz Yunanistan da muzdarip. Batı Trakya’da camiye giren ilk Yunan Başbakanı olan Papandreu, ziyareti esnasında bürokrasiden de şikâyet etmiş. Papandreu, Türklere ayrımcı muameleyi; “Yunanistan’daki bürokrasi hem Hıristiyanlara, hem de Müslümanlara zorbalık ediyor. Bürokrasiler ve eski tutucu zihniyetler olduğunda, hangi ülkede olursa olsun herhangi bir azınlığın aleyhine ayırımcılık yapılabilir. Bu bürokrasinin, ister zihniyet ister önyargıdan olsun, azınlıktan bir ferde farklı ve daha kötü muamele yapabileceğini biliyoruz. Bunu değiştirmek, bunu kırmak için buradayım” sözleriyle dile getirmiş. (cnnturk.com, 19 Şubat 2011)
Türkiye’deki bürokrasiden şikâyetçi olanlardan biri de, denizcilik sektöründe faaliyet gösteren Az Marina Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Kesler olmuş. “Denizcilik sektörü hiçbir sektöre benzemiyor” diyen Kesler, bürokrasiden şikâyet ederken de şöyle demiş: “Her hükümet muhakkak bir şeyler yapmaya çalışıyor, ama bizi bürokrasi yıkıyor. Türkiye’de öyle mevzuatlar yürürlükte ki, o mevzuatları aşmak aylar, hatta yıllar sürüyor. Bunun böyle olması bir bakıma doğru, çünkü piyasada fırsatı yakaladığında kötüye kullanabilecek kişiler ve şirketler de mevcut. Bence burada vatantaş ile bürokrasi arasındaki formaliteyi yürütecek kurumların olması gerekli. (...) Bugün KOSGEB bir sürü proje üretiyor. Ama o mevzuatları aşmak da, uğraşmak da insanı ömründen bezdiriyor. Türkiye’de mevzuat ve prosedür sürecini aşabilirsek, ülkemizin önünde hiçbir dünya ülkesi duramayacak.” (Vira dergisi, Şubat 2011)
Kötü niyetli insanlar her yerde olabilir. Ancak o ‘bahane’ ile bütün vatandaşları bürokrasinin insafına terk etmek doğru değil. Nasıl ki, ‘benzin’ yanıcıdır diye bütün benzin istasyonlarını kapatmıyoruz...
İnsanı, yaşamaktan ve iş yapmaktan bezdiren bir mevzuat ve bürokrasi ile Türkiye’nin bir yere varması mümkün değil. O halde bürokrasiye çeki düzen vermek ve iş yapmayı engelleyen hür türlü mevzuatı ‘çöp’e atmak vakti gelmiştir.
Aslında Türkiye’yi idare edenler de zaman zaman bu konuya dikkat çekip, bürokrasiyi sona erdirmek yönünde çeşitli vaadlerde bulunuyorlar. Keşke verilen sözler tutulsa da insanlar canından bezmese...
Bürokrasiye çeki düzen vermek, ‘devlet’i değil, ‘insan’ı öncelemeyi gerektirir. Bürokrasiye destek olup, vatandaşı dinlemeyen, onu her zaman ‘haksız’ gören bir anlayışla bu sıkıntılar aşılmaz.
“Bir kavmin efendisi, ona hizmet edendir” (Hadis-i Şerif meâli) anlayışı bürokraside hakim olursa, insanları canından bezdiren ‘engel’leri aşmak da mümkün olur. O halde, en başta ‘memur’lara bu anlayışı verebilmek lâzım.
‘Mevzuat hazretleri’ ile ‘bürokrat efendi’nin Türkiye’nin önünde engel olmasına izin verilmesin vesselâm...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.