Dünya Müslümanları Kürtlere soğurken
Böyle bir başlık doğrusu yüreğimi burkuyor. Son on yıldır dünya Müslümanlarının Kürt halkından soğumaya, onlara kuşkuyla yaklaşmaya başladığını görüyorum. Bundan da müthiş tedirgin oluyorum. Uçuk da olsa Kürt coğrafyasında bir Endülüs hayâlleri kuranlar aklıma geliyor.
Neden böyle düşündüğümü iki olayla izah edeyim. İlki bugüne dair, diğeri de çok yakın geçmişe..
Bugün Müslüman dünyada imajı parlayan bir Türkiye var. Herhangi bir Müslüman ülkesine turist olarak gittiğinizde Türkiyeli olduğunuzdan dolayı size karşı duyulan ilgiden bunu rahatlıkla anlayabilirsiniz.
Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin İsrail’e one minute’la ayar vermesi ülke imajını zirveye taşımıştı. Daha sonrasındaki gelişmeler de bu imajı iyice pekiştirdi. Mavi Marmara, Somali’ye yardım kampanyası, İsrail’le yaşanan cedelleşme ve en son Başbakan Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler konuşması, Türkiye imajını parlatan olaylardan sadece birkaçı..
Türkiye İsrail gerginliğinin arttığı, Doğu Akdeniz sularının ısındığı bir dönemde PKK var gücüyle saldırıya başlıyor. Kürt sorununun çözüme en yakın olduğu bir zaman diliminde bu saldırıların gelmesi Müslüman dünyada PKK şahsında Kürt halkına karşı kuşkular uyandırıyor. Bunu birebir yaşayarak biliyorum.
115 ülkeden öğrenci ve akademisyenin bulunduğu bir kampüste soluyorum. Bu da bana dünya Müslümanlarının nabzını tutma imkânı veriyor. Ne zaman farklı ırktan, dilden ve coğrafyadan Müslümanlarla Türkiye’yi son gelişmeler bağlamında mütâlaa etsek hemen Kürt halkıyla ilgili kuşku dolu cümleler dökülüyor. Ben de her defasında Kürt halkıyla PKK arasını tefrik etmek gerektiğini hatırlatmak zorunda kalıyorum.
PKK’nın Kürt halkını İslâm’dan, Müslümanları birleştiren ortak tarih ve kültüründen uzaklaştırmaya çalıştığını ve İslâm öncesi tarihle irtibat kurma gayretinde olduğunu söylüyorum. Onlara, PKK’nın ideolojik yaklaşımı ve terör eylemleri Kürt halkını Müslümanlardan ayrıştırmayı amaçlarken, Müslüman halklar da Kürt halkına kuşkuyla yaklaşarak PKK’nın tuzağına düşüyor, diyorum.
Buna benzer bir durumu Irak işgali döneminde de yaşamıştık. Amerika Irak’a saldırıp büyük katliamlara imza attığında, Barzani ve Talabani liderliğindeki Irak Kürt hareketleri bütün güçleriyle işgalcinin yanında yer almıştı. Kürt hareketlerinin ABD yanında savaşması ümmetin kalbinde yara açmıştı.
Irak Kürtlerinin Saddam döneminde maruz kaldıkları zulümler ümmetin kalbinde nasıl yara açtıysa, işte öyle.
O yıllarda yine aynı kampüste bulunuyordum. Dün Kürt halkına sempatiyle yaklaşan Müslümanlar, Müslüman Kürt halkını kalenin kapısını içeriden açan işbirlikçiler olarak görmeye başlamıştı. Biz ise bunun böyle olmadığını her platformda anlatmaya çalışıyorduk. Nitekim, özellikle de Barzani, yeni Irak’ta ilk iş olarak İslâmcıları tasfiye ederek işe başladı.
Batı medyasının ve siyasilerin Kürt halkını diğer Müslümanlardan ayrı tutan bir retorikle ele alması, İsrail’in Türkiye ile dalaşırken PKK’ya destek vereceği türünden açıklamalar yapması, hükümetin Kürt sorununun çözümü için önemli adımlar atmasına rağmen PKK terörünün azması; dünya Müslüman algısında meselenin Türkiye içi bir mesele olmaktan çok Türkiye’nin bölgesinde oynadığı rolle ilgili olduğu inancını pekiştirmekte, bu da bahsettiğimiz kuşkuları maalesef artırmaktadır.
Bu tehlikeli gidişi gördüğümden, Yeni Şafak Gazetesi’nden Sayın İbrahim Karagül’ün teröre ve ortak geleceğimizi yok etmek isteyenlere karşı “Anadolu’da bir milyon hareketi başlatalım” teklifini canı gönülden destekliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.