Ersoy Dede

Ersoy Dede

PKK’nın tutsağı Kürt siyasetçiler

PKK’nın tutsağı Kürt siyasetçiler

Kürt siyasal hareketleri bugünlerde inanılmaz derecede bir kırılma ile karşı karşıya.. Tamamı, kurulduğundan bu yana, Kürtlerin; siyasal, sosyal, kültürel hakları için mücadele veren hareketler, özellikle gidilen yol ve tercih edilen sistem ile ilgili olarak farklı söylemler geliştirmişlerdi.. Yani kimi hareketler terör eylemleri gerçekleştirerek seslerini duyurmaya çalışırken, kimi hareketler şiddet yerine diyalog yolunu tercih etmişlerdi. Kimi hareketler işin sonunda ayrı bir devlet isterken kimileri federasyon kimileri yerel yönetimin kuvvetlendirilmesi kimileri ise sadece OHAL’in kaldırılmasını istemişlerdi.. Bazı hareketler “önder” olarak Abdullah Öcalan’ı görüyordu, bazılarının ise kökü Irak’ın kuzeyindeki otonom bölgedeydi. Talep, söylem, uygulanan metot ve varılacak hedef ile ilgili olarak zaman içinde ortaya çıkan ayrım Güneydoğu’da bazen kanlı iç hesaplaşma, bazen de yolların ayrılması olarak gösterdi kendini. Kimileri ülkeyi terk etti, kimileri siyaset yapmaktan vazgeçti, kimileri kendi hareketini kurup aslanlar gibi yürüdü inandığı yolda.. Kimi öldü, kimi ise öldürdü davası için.. Ama teslim olmadı. Bir diğerinin tutsağı olmadı. O neye inanıyorsa onu söyledi yahut söylemedi. Ama inanmadığı bir hareketin peşinden gitmedi.. Gitmemişti ya da.. Mesela rahmetli Abdülmelik Fırat böyleydi.. PKK’nın gariban Kürt çocuklarını kandırıp dağa çıkardığına ve orada onları heba ettiğine inanırdı. Öcalan’ın Ergenekon’la işbirliği yapan bir ajan olduğunu düşünürdü. PKK’ya yaklaşmayan Musa Anter’in bile Jitem-Pkk ortak operasyonuyla ortadan kaldırıldığını düşünürdü.. PKK’nın terör eylemlerini asla tasvip etmedi. Örgüt onu da ortadan kaldıracaktı ama büyük kavga çıkar kaygısıyla bunu denemedi.. Vesaire vesaire.. Böyle düşünür, böyle yaşardı Fırat.. Bu tavrından da ömrü boyunca ödün vermedi. Peki ya şimdi onun koltuğunda oturanlar? Onlar da Şeyh Said’in torununun bıraktığı siyasi mirasa sadık kaldılar mı? Hiç sanmıyorum. Bugünkü HakPar (üzülerek gördüm ki) PKK’nın tutsağı olmuş durumda.. Spesifik bir örnek olduğu için onu verdim. Yoksa PKK’nın tutsağı olan tek siyasi hareket HAKPAR değil. Birçok Müslüman-dindar, inançlı Kürt de son zamanlarda PKK’nın ipine tutundu..
BUNUN BİR NEDENİ OLMALI
Olmalı olmalı da, ne? Düne kadar reddettikleri PKK tezlerini bugün Öcalan’dan da kuvvetli savunmalarına ne neden olmuş olabilir? Ben size söyleyeyim, yerel bazda siyasi ikbal beklentisi.. O küçük adamlar, nohut kadar beyinlerinin içinde, bu ülkenin bölgelere ayrılacağına inanmışlar ve bu treni kaçırmaktan korkuyorlar. Sanıyorlar o ihanet vesikası Demokratik Özerklik İlanı Ankara tarafından tanınacak ve Diyarbakır merkezli federe bir siyasi bölge tesis edilecek. Söz konusu bölgenin parlamentosu falanı filanı olacak. O zaman da PKK’nın idaresinde olacak olan bölgede söz sahibi olma fırsatını kaçıracaklar. Onlar kendilerini biliyor. Bana isim isim saydırmasınlar. AK Parti’nin siyaset için kapıyı yüzlerine kapattığı Kürtler, birer ikişer PKK saflarında kendine alan açmaya çalışıyor. Bu manzarayı gördüğümde de derin bir oh çekiyorum. Ya Tayyip Erdoğan yanılıp da bu insanlarla hakikaten yol yürümeye kalksaydı.. Allah korumuş bu satılmışlardan bizi.. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi