Lânetleşmek caiz mi?
Bir okuyucumuz, dünkü (11.10.2011) yazımız üzerine, “Çok muztar kalsak veya çok sıkıştırılsak da lânetleşmek caiz mi?” diye soruyor.
Lânetleşme nedir, ne zaman, hangi hadise üzerine ortaya çıkmıştır? Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye lânetleşmeye nasıl bakar? Necran bölgesi Hıristiyanları, İslâmiyet hakkında görüşmek için Medine’ye altmış kişilik bir heyet gönderirler.1
Mescid-i Nebevî’de Peygamber Efendimiz (asm) ile görüşmeye başlarlar. Ancak, Necranlılar iman etmek istemiyor, diretiyor, konuşmayı tartışma derekesine indiriyorlardı.
Üstelik “Sana bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: ‘Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da lânetleşelim; Allah’ın lânetinin yalancılara olmasını dileyelim.” 2 meâlindeki âyete rağmen hâlâ inat ve ısrarla tartışmayı sürdürüyorlardı.
Peygamberimiz (asm), Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in (ra) ellerinden tuttu, Hz. Ali, Hz. Fatıma (ra), hanımları Hz. Aişe ve Hz. Hafsa’yı (ra) da yanlarına alıp, Hıristiyan heyetini lânetlemeye çağırdı. “Ya Rabbi, kimin dini hak değilse onu helâk et!” diye karşılıklı lânet bedduâsına dâvet etti.
Helâk olmaktan korkan Necranlılar, “lânetleşmeye” yanaşmadılar. Cizye vermeyi kabul ettiler.3 Cizye, Müslümanların koruması altında olan gayr-i müslimlerden alınan vergidir. Ya İslâmı seçeceklerdi, ya lânetleşeceklerdi veya cizye vermeyi kabul edeceklerdi…
Başka meseleler için nazil olan âyetten veya varid olan hadisten iktibas caiz mi?
İktibas, ödünç alma anlamındadır. Bir âyeti, bir hadisi, bir sözü tam veya yarım olarak anlamlı bir biçimde aktarma san'atıdır.
Kur’ân’ın kelimeleri mu'cizedir ve birbirine bakar. Sahanın uzmanları, âyet ve hadisten iktibasın caiz olduğunu söylemişler ve yapmışlardır. Meselâ Bediüzzaman, meâli, “Eyyüb’ü de hatırla ki, Rabbine şöyle niyaz etmişti: ’Bana gerçekten zarar dokundu. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.’” 4 şeklinde olan âyetten, “Sabır kahramanı Hazret-i Eyyûb Aleyhisselâmın şu münâcâtı, hem mücerreb [tecrübe edilmiş], hem tesirlidir. Fakat, âyetten iktibas suretinde, bizler münâcâtımızda ‘Ey Rabbim! Bana gerçekten zarar dokundu. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.’ demeliyiz.” 5 diyerek iktibasın caiz olduğuna işaret eder.
O halde, Necranlılar için inen âyeti kıyas ile şöyle iktibas edebiliriz: Eğer birisi, yanlış düşünce, iddia ve davranışlarda bulunur, deliller apaçık gösterildiği halde inkârda ısrar ederse ve bu davranışı, fitneye, özellikle “dinî musîbete” sebebiyet veriyorsa “lânetleşme caiz” görülebilir. Tâ ki, yalancılar ile sıddıklar, sahtekârlarla dürüstler ortaya çıksın! Ancak, mü’minin lânetleşmesinde de “şefkat” boyutu hakim olmalı. Kendi hakkından feragat edebilir. Şöyle duâ edebilir: “Ya Rabbi! Samimî olup bilgisizliğinden dolayı nefsin, şeytanın hilelerine kapılanları ıslâh ile, onlara doğruları anlamayı nasip eyle, onları affeyle, mağfiret eyle, merhamet eyle. Bilerek, isteyerek, taammüden yapanları ise kahreyle! Allah’ın lâneti yalancılar üzerine olsun!”
Dipnotlar: 1- İbn-i Hişam, es-Sire, beyrut ts.I, 573-574; Hamidullah, İslâm Peygamberi, I. 619-620. 2- Âl-i İmran Sûresi: 61. 3- İbn-i Hişam, Age. 4-Enbiyâ Sûresi, 83. 5- Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, YAN, Ocak 2005, s. 20.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.