Serdar Arseven

Serdar Arseven

Güle güle Uğur Dündar!..

Güle güle Uğur Dündar!..

Uğur Dündar’ın vedasını gördünüz mü?..

Hazin:

“Sevgili seyirciler, beni bir süredir Star Ana Haber bülteninde görmüyorsunuz ve neden diye soruyorsunuz. Ekranı kişisel düşüncelerimi anlatmak için kullanmayı hiç düşünmedim. Biz sevgili Yılmaz Özdil ile birlikte patronumuz Aydın Doğan’ın isteği üzerine Star Ana Haber’i hazırlıyorduk. Ölüyü dirilttik patronumuzun sözleriyle. Koşullar değişti, veda etme zamanı geldi. Beni bir daha Doğan Grubu ekranlarında zannederim göremeyeceksiniz. Hepinize teşekkür ederim. Bakarsınız bir başka yerde tekrar bir araya geliriz. Özgür yayıncılık ortamı nedeniyle başta Aydın Doğan olmak üzere tüm Doğan grubuna teşekkür ederim.”



Rahmetli Necip Fazıl Üstad’ın “Sahte Kahramanlar”ında, “Hacet giderirken kahraman olan” bir tip vardır...

Oradan nakledelim:

“Tarih 1897. Türk –Yunan Savaşı. Türk ordusu neredeyse Atina’ya dek uzanmış. Misolongi kentinin önünde ordumuz duraksamış. Orduya geri çekil emri geliyor. Halbuki o sırada Yunan kuvvetleri de çekiliyor. İki taraf da birbirinden kaçar gibi bir durum ortaya çıkıyor. O sırada bir kurmay binbaşı sıkışmış, bir çalı arkasına geçmeye mecbur. Bakıyor ki izbandut gibi bir Arnavut asker dimdik karşısında. Kaputunu çıkarıp erin omzuna koyuyor ve kendisi tuvaletini yapacağı bir çalı arkası aramaya koyuluyor. Tam o sırada bizim geri çekilen askerlerden bir kısmı oradan geçiyorlar. Sırtındaki binbaşı kaputunu görünce, Arnavut eri komuta kademesinden bir subay sanıyorlar ve etrafında toplanıyorlar. O Arnavut er de bir kelimelik Türkçe haznesine sahip. O da “ileri”. Onu da kendi aksanıyla “ileru” diye telaffuz ediyor. İleru! Diye bağırıyor gelenlere. Her dönen ileri atılıyor. Onları gören de ileri atılıyor ve Misolongi kenti ele geçiriliyor.”

Kurmay Binbaşı da böylece kahraman oluyor!..



Uğur Dündar da bizim medyanın kahramanlarındandır!..

Hayır, “İyi gazeteci değildir” demiyorum...

İyi gazetecidir; “Hacet giderirken kahraman olan” Kurmay Binbaşı da “birtakım marifetleri olan” bir adamdı mutlaka...

Gayretliydi, azimliydi ve en önemlisi de kurmaydı.

Kurmay olmasaydı, orada bulunmayacaktı ve “hacet giderirken bile kahraman olma” imkânını yakalayamayacaktı...

Uğur Dündar da o pozisyondaki gazetecilerden, “Kurmay gazeteci” yani!..

Tek kanallı dünyamızda, “polis”, “belediye” servisi işlerle üne kavuştu...

Sonra “Kurmay” oldu, “Asker servisi”ne yaslandı...

O sütü bozuk 28 Şubat sürecinde “oynadığı” bir rol vardı, daha doğru bir ifadeyle “oynatıldığı...”

Kendi durumunda olan her insan gibi, “edilgenliğin” ruhuna azap verdiği anlarda, enginlere sığmıyor, resmen taşıyordu...

Emin Çölaşan yazıyor; bir gün ağlayacak kıvamda yanına gelmiş Uğur Dündar ve uğradığı muamelelerin ne kadar gücüne gittiğini anlatmış...

Uğur Dündar, ezikliğini hissetse de “darbecilere” karşı direnemedi.

Mesela, bir Mehmet Ali Birand gibi, zaman zaman “darbecilerle” papaz olmasına yol açan “özgün” çıkışların sahibi olamadı!..

O 28 Şubat’ın da, 27 Nisan’ın da destekçisiydi...

Gazetecilik kaygısını arka plana iten tavırları vardı; Melih Gökçek-Kemal Kılıçdaroğlu tartışmasının moderatörlüğünde, gazeteciliğin hemen hiçbir kuralına riayet etmemesi “Dündar usulü” gazeteciliğin en çok akılda kalan hatırası oldu.



Kendisiyle kısa bir süre önce karşı karşıya geldik.

Hakkında bir haber hazırladığımızı duymuş...

Üç defa üst üste aradı bizi, araya bazı arkadaşlarımızı koydu...

Hakkındaki belge elimde ama...

“Düşene” tekme vurmak delikanlılığa sığar mı be usta!..



Her şeye rağmen, bir meslektaşın sahneden veya sahnenin bir bölümünden çekilmesi üzücü... Kendisine geçmiş olsun diyorum...

Ha bu arada; ayrılırken kullandığı bir ifadeye dikkat çekmek isterim:

“Ekranı kişisel düşüncelerimi anlatmak için kullanmayı hiç düşünmedim!..”



Bayat bir espri ama...

Varsın, bir gün de bayat espriyle bitirmiş olalım:

“Hı, hı... Aslında ben de Alain Delon’um!..”

TOBB HEYETİ İLE VAN’A

Dünkü yazımızda TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu önderliğindeki sivil toplum örgütlerinin bu ayın 30’unda İstanbul’da PKK terörünü lanetlemek üzere bir “miting” tertiplediklerini duyurmuştuk. Van depreminden dolayı bir değişiklik oldu. Miting daha sonra açıklanacak bir tarihe ertelendi. Şimdi Van’a el uzatmak lazım. Kısmetse bugün Sayın Hisarcıklıoğlu ile beraber Van’a gidiyoruz. Bilginize sunmuş olayım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi