Mehmet Emin Genç

Mehmet Emin Genç

Hacca hazırlık ve oradaki haller - 4

Hacca hazırlık ve oradaki haller - 4

Hayırlısıyla Hacc tamamlandı ve artık yavaş yavaş Mekke’den göçler başladı. Kimi daha önce Medine’ye gittiği ve başta sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) Efendimizin kabri ile oradaki diğer kabir ve ziyaret yerlerini gördüğü için memleketine, diğer kalanlarda Medine’deki ziyaretleri yapmak üzere o güzelim peygamber şehrine hareket ediyor. Asıl Hacc ibadetinin zor ve meşakkatli bölümü tamamlanmış bulunuyor. Umalım çabalar boşa çıkmamış ve hayırlısıyla hedefine ulaşmıştır. Umalım ki günahlar affolunmuş ve gerçek bayrama kavuşulmuştur.

Medine’yi Ziyaret, Peygamber efendimizin (as) kabrinin bulunduğu yerin adı ravza-yı mutahhara (tertemiz bahçe) dir. Bu mekânı ziyaret etmekten maksadımız şunlar olmalıdır: Peygamber efendimizin (as) “kim benim kabrimi ziyaret ederse, beni sağlığımda ziyaret etmiş gibidir” hadisi şerifindeki hikmete vasıl olmak, ayrıca Onun zorlu hayatını, ne için uğraştığını, bu uğurda neler yaptığını, hangi zorluklara göğüs gerip, ne türlü imtihanlardan başarıyla geçtiğini durup düşünmek, onun hayatından ibret alarak bu hayatın naçizane bir benzerini kendi hayatımızda yaşamaya çalışmaktır. Tıpkı onun yaptığı gibi. Bundan sonraki hayatımızda yapacağımız şey artık, Allah (cc) ile kulları arasındaki her türlü engeli ortadan kaldırmaya çalışmak olmalıdır. Bir de Medine’de kırk vakit namaz kılmak için mümkünse sekiz gün kalınır. Fakat ne yazık ki insanlar arasında yerleşen yanlış inanca göre sekiz gün Medine’de kalanların direkt olarak ahirette peygamber efendimizin (as) şefaatiyle mükâfatlandırılacakları gibi boş bir beklentileri vardır. Bu beklenti neden boşunadır? Çünkü Rabbimiz her şeyi bilendir ve hâşâ O’ bir insana ceza veya mükâfat vermek için sadece o insanın inanç ve amellerine bakar yoksa nerede ve ne kadar kaldığına değil.

Ayrıca Medine’de Uhut şehitliği, yedi mescitler, cennet-ül baki, iki kıbleli mescit gibi yerler ziyaret edilerek hacılara bu yerler hakkında bilgi verilir. Tabii olarak bu malumatlar üzerinde biraz düşünmenin yarar sağlayacağına inanmaktayız. Mesela Uhut şehitliği... uhut savaşının geçtiği ve Müslümanların kesin bir galibiyet beklerken acı bir mağlubiyetle biten savaşları. Bu savaşın neden kaybedildiği?

Yedi mescitler, Hendek savaşında Müslümanların savaşın şiddetinden, birleşip namaz kılamamalarından dolayı bulundukları yerlerde namaz kılmalarının anıtıdır. Demek oluyor ki; her ne şart altında olursa olsun bize düşen görev ibadetlerimizi terk etmemek ve onların devamında sabır gösterebilmektir.

İki kıbleli mescitte; namaz esnasında peygamber efendimize gelen ayetle kıblenin mescidi Aksa’dan mescidi Harama çevrilmiş olduğunu, bizim de Kur’an’da geçen secde ayetlerini duyduğumuzda hangi şart altında olduğumuza bakmasızın ( ayakta, oturmuş halde, abdestli, abdestsiz) secde etmemiz gerektiğini anlarız.

Baki kabristanı; peygamber sevgisiyle yanan sahabenin yattığı yerdir. Onlar ki; hayatları her türlü şart altında ve her türlü zorluğa dayanmak pahasına peygamber efendimizin (as) yanında yer almışlardır. Bizim de onların yaşadığı kadar yoğun bir peygamber sevgisine ulaşabilmeyi ve aziz ruhları için dua edip onların yaşarken yaptıklarını şu anda bir meşale gibi bizim devir aldığımızı öğrenmemiz gerekir.

Medine’ de almamız gereken dersleri alıp öğrendikten sonra artık geriye dönme vakti gelmiştir. Bu demektir ki her bakımdan yepyeni bir hayatın başındayız. Günahlarımızdan arınmış ve her şeyin tam manasıyla idrakinde olarak yeni ufuklara yelken açtığımızı düşünebiliriz. Bu bilinçle hareket ettiğimiz sürece şüphe yoktur ki Allah (cc) attığımız her adımda başladığımız her işte özetle hayatın her safhasında bizden yardımlarını esirgemeyecektir.

Bu duygularla yeni görevlerine başlamak üzere memleketlerine gelen hacıları şehir dışında karşılamak peygamber (as)’ın sünnetindendir. Şehir dışında karşılama yalnızca hacılar için geçerli olmayıp uzak yoldan gelen herkes için yapılan bir eylemdir. Ancak günümüzde uygulamalarda bu sünnetin abartıldığını görebilmekteyiz. Karşılananların arabalarını bayraklarla süslemek ve hacı evine bayrak asmak sonradan uydurulmuş adetlerdir. Nitekim aslolan bizim ibadetlerimizi başkalarının bilmesi değil, Rabbimizin bilmesi ve kabul etmesidir.

Artık yol yorgunluğunu atmaya başlayan hacıları yeni görevlerinde tebrik etmek, onlarla hasbıhal edip, özlemini çektikleri diyarlardan haberler almak isteyenler ziyaret etmeye gelirler. O beldenin ve mesajların manevi hazzını, içinde bulundukları ufacık mekândan teneffüs etmeye çalışırlar. Bedenleriyle gidemedikleri diyarlara ruhlarıyla uçmak, hacıların yaptıkları tüm görevleri yapıp Kâbe’nin çevresinde dönmek isterler.

Bugün gerçekten de böyle midir? Üzülerek söyleyelim ki bunların yerine, hacc ziyaretlerinde insanlara çok da lazım olmayan, oraların mimari yapıları, hediyelik eşyalar, yapılan dedikodular, daha çok konuşulmaktadır.

Rabbimiz bizleri, kendi yolunda salih bir niyetle çalışıp, en büyük hedefe ulaşan dünyada ve ahirette nimetine erenlerden ve de o diyara gerçek anlamda kavuşanlardan eylesin... Âmin...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Emin Genç Arşivi