Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Hac sosyolojisi

Hac sosyolojisi

Hac ibâdetinin sona erdiği ve hacıların dönmeye başladığı şu günlerde, biraz farklı bir konuya temas etmek istiyorum.

Hac, dinî bir ibadet olarak İslâmiyet’in şartlarından birisi. Kendi içindeki bireysel ulûhiyeti, başlı başına bir inceleme konusu. Ben, haccın sosyolojik boyutuna temas etmek istiyorum.

Her yıl milyonlarca insan gerek Hac ibadeti ve gerekse Umre için kutsal topraklarda bir araya geliyor. İbadetin aynîleştirici özelliğinin yanı sıra, farklı yerel kültür zenginliklerden, değişik sosyal yapılardan, muhtelif coğrafyalardan gelen insanlar, aynı mekânlarda belirli bir süre birlikte yaşıyor. Renklerin, dillerin, sosyal yapıların ve kültürlerin iç-içe girdiği günler bunlar. Sosyologlar ve sosyal psikologlar için tam bir laboratuvar!...

Halkımız, Hacca gidip gelmeyi büyük bir ritüel olarak yaşar. Hac’dan dönenler, kutsal mekânları ve oralarda yaşadıkları hatıraları anlatır. Çoğunluğu derin sosyolojik analizlerden ve tespitlerden uzak tespitlerden oluşan bu hatıralar bile, kültürler arası etkileşimin yoğunluğunu göstermesi bakımından çok önemlidir.

Her hangi bir araştırma yapmış değilim ama Hac ibadeti, yeryüzünün en geniş sosyal etkileşim olaylarından biridir. Bunun bilincinde olanlar vardır; olmayanlar vardır. Olmayanlara sözümüz yok ama olanlardan beklentilerimiz, derinliksiz tespitler değil, sosyolojik analizlerdir. (Onlardan da Zemzem ve hurma bekleme hakkımız ayrıca saklıdır.)

Sizler de şahit olmuşsunuzdur, ömründe il merkezini bile hiç görmemiş bir sade Müslüman, Mekke ve Medine’ye gidiyor ve orada dilini bilmediği insanlarla bir-bir buçuk ay beraberce yaşıyorlar.

Köyünden hiç çıkmamış biri, konfor seviyesi artmış otellerde neler yapıyor; gerçekten merak ediyorum. Meselâ asansörü nasıl kullanıyor? Banyo bataryasını görünce neler yapıyor? Klimayı çalıştırabiliyor mu? Grubundan koptuğu zaman neler yaşıyor?... Özelde bunları merak ediyorum.

Genel meraklarım da var. Hacılar, diğer ülkelerden gelen Müslümanlarla nasıl iletişim kuruyorlar?... Yöre yöneticileriyle ilişkileri nasıl?... Şaştıkları kültür farklılıkları neler?... Kabullenip özümsedikleri farklı kültürel davranışlar var mı?... Türk Müslümanların başka ülkelerden gelen halka kültürel etkisi oluyor mu?

Hacılar, döndüklerinde ekseriyetle ibadetleriyle ilgili hatıralarını aktarıyorlar. Bazen az da olsa orada yaşadıkları anekdotları, başka ülkelerden gelenlerle ilişkilerini zikrediyorlar ama bunlardan epistemolojik sonuçlar çıkarmak mümkün olmuyor. Böylesine büyük bir olgudan, böylesine büyük bir organizasyondan epistemik sonuçlar çıkarmak, sosyolojinin ve sosyal psikolojinin görevidir. Bunu ille elin oğlunun yapmasını beklemeyelim. Diyanet İşleri Başkanlığı, Hac ibadetinin bu yönünü de göz önünde bulundurmalı ve elde edilen bilimsel bilgileri, dünya ile paylaşmalıdır.

“Hac Sosyolojisi” fikrine nereden geldim?...

Bu sene, aynı zamanda değerli bir sosyolog olan ve şu anda Diyanet İşleri Başkanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı görevinde bulunan değerli arkadaşım Dr. Necdet Subaşı’ya da Hac farizasını îfâ etmek nasip oldu. Sağ olsun sevgili Necdet, ibadetinin yanı sıra, pek çok konuyu, sözlü veya fotoğraflı olarak her aşamada, sosyal paylaşım ağında, bizlerle paylaştı. Âdetâ onun rehberliğinde oraları gezdik. Rekâketimizin arttığı anlarda gözlerimiz yaşardı o fotoğrafları ve notları görünce. O Osmanlı eseri sınır taşları fotoğrafları beni çok şaşırttı meselâ.

Sevgili Necdet’in bakışı, sade insanlardan farklı idi. Dikkatlerinin bir kısmı dinî duyarlılık taşımaktaysa da ekseriyetle “farkın farkı” idi tespitleri.

Şimdi siz söyleyin, yıllardan beri teorik çalışmalarla klavye tıklatmış ve yetkin bir dikkatten “Hac Sosyolojisi” makaleleri beklemek hakkımız değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi