İmralı’ya gitseydi ne olurdu?
Gemi kaçırdı PKK. İzmit’ten. İmralı’ya gitmekti niyeti. Canlı bomba geminin kontrolünü ele geçirdi. İçindeki 24 kişinin hayatını tehdit ederek, kaptan ve yolcuları rehin alarak dolaştı saatlerce Körfez’de.. Bütün bu dolaşmalar sırasında güvenlik güçleri ile telsiz bağlantısı sayesinde sürekli iletişim halindeydi. İstediği, yaptığı eylemin medyada yer almasıydı..
O konuya birazdan geleceğim. O noktada son derece iyi bir sınav verdiğimizi görmek lazım. Ama merakım şu: “İmralı’ya gitseydi ne olurdu?..” 3.5-4 aydır İmralı’da avukat görüşmesi yapılamıyor bildiğiniz gibi.
Binlerce nedeni olabilir bunun. Koster arızası olabilir, hava muhalefeti olabilir, cezaevinde tadilat olabilir, mahkumun sağlığı sivil görüşmeye elvermeyebilir, vesaire vesaire.. Ama bana deseler ki; “Hayır, biz bir siyasi tercih olarak Öcalan’ı, örgüt mensuplarıyla birebir görüştürmüyoruz” sonuna kadar hak veririm. Sebeplerini tartışırız. Ha, bağlı olduğunuz uluslar arası hukuk kuralları açısından sıkıntılı bir süreç olur. Amenna. Ama, bazen bazı kararları alırken, bazı şeyleri de göze almanız gerekiyor.İşte bunu delmek üzere yola çıkan PKK’lının, İmralı’ya varma girişimi başarıya (!) ulaşamadı.
Oraya varabilselerdi “bakın hava şartları, o adaya gitmeye engel değilmiş” ya da “koster arızalı bile olsa, deniz otobüsü ile pek âlâ gidilebiliyormuş” diyeceklerdi.
İşte o sebeple diyorum ki, çıkıp; “Öcalan’ın, herkesin gözünün içine baka baka, örgütüne mesaj göndermesine izin vermeyeceğiz. O yüzden avukat görüşmelerini yasakladık” dememiz lazım. Dolayısıyla, herhangi biri, herhangi bir yolla İmralı’ya çıktığında, herhangi bir şeyi ispat edememiş olsun. Ayrıca, değil İmralı’ya, gemiyi Kandil’e bile sürseydi, bir gram siyasi mesaj vermiş olmayacaktı. Van’da enkaz altında hâlâ Kürtler varken, birer ikişer cansız bedenleri çıkarılırken yeryüzüne, Kürt siyasal, sosyal ve kültürel haklarını savunduğunu iddia eden bir örgütün yapacağı eylem midir bu? Benim Kürt yurttaşlarım da bunu iyi görsünler bir zahmet..
PROPAGANDA
Eylemci demiş ki; “Yaptığım eylem medyada yer bulsun”.. Bunu duyduğum, öğrendiğim zaman Ülke Tv’de canlı yayındaydım. Arkamda editör arkadaşım M.Mustafa Yıldız, yanımda gazeteci dostum Nevzat Çiçek ile eylemi değerlendiriyorduk. Mustafa kulağıma bu bilgiyi fısıldadı. Dedi ki; “Eylemci, bu eylemin medyada yer bulmasını istiyormuş”.. Hemen kestik yayını. Sanki hiç böyle bir eylem olmamış gibi Van’ı konuşmaya başladık. Onun düşündüğünü, ben nasıl düşünememiştim ki? Haberci refleksi ile atladım üzerine. Oysa evet, o eylem zaten medyada yer bulsun diye yapılmıştı. Ben de buna alet oluyordum.
Çok merak ediyorum, deniz otobüsünün televizyonunda bir anda kendisi ile ilgili yapılan haberler bıçak gibi kesilince neler hissetti acaba? Diğer meslektaşlarıma da komplekssiz davrandıkları ve rating’i öncelemedikleri için teşekkürler. Zira bütün haber kanalları aynı anda kesti yayını.. Eylemin en önemli nedenlerinden ve de sonuçlarından biri habercilerin sağ duyulu tavrı nedeniyle berhava olmuş oldu..
TEŞEKKÜRLER TÜRK POLİSİ
Böyle bir eylemi, dünyanın herhangi bir yerinde, bir yolcu ya da mürettebattan birinin burnu dahi kanamadan sonlandıracak bir teşkilat tanımıyorum. PKK isteseydi, eylemcisi de ölmeyecekti. Ama adamlarının ölmesini onlar istedi. O gemideki herkes adına emniyet teşkilatına teşekkür borçluyuz.. Kalın sağlıcakla.