Suriye ve Mısır
Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün önemli İngiltere ziyareti için uçakta bulunduğu dün öğle saatlerinde yazımı kaleme aldım. Sayın Abdullah Gül, giderayak Suriye diktatörüne son uyarılarını yaptı. Çok açık Türkçe konuştu, öldürülmesini istemediğini bile söyledi.
Esad’ın bu dostça öğütlere riayet etmeyeceği kesindir. İran, kendisine zarar erişir de nükleer faaliyetleri ertelenir endişesiyle, fazla sesini çıkarmıyor. Tahminlerin aksine, Suriye’yi savunmayacağı anlaşılıyor.
Tam bu sırada Mısır’da halkın Kahire’de Tahrir meydanında gösteriye başlaması, bir ölçüde dikkatleri Suriye üzerinden azaltır. Mısır’da, ülkeyi soyan, üstelik soygun düzeninin oğlu ile devamını isteyen Mareşal Hüsnü Mübarek, 30 yıl sonra def edilebilmişti. Orduya dayanıyordu. Ordu, diktatörün devrilmesine karışmadı, onu savunmadı. Ancak yeni anayasada da, tamamen antidemokratik yetkiler istemesi üzerine halk ayaklandı.
Şimdi Türk, Arap ve Avrupalı diplomatların Paris’te yapacakları toplantıda, Suriye hakkında tedbirler düzenleyip ilgili devletlere sunmaları bekleniyor. ABD ve Avrupa Birliği, Esad’ın düşmesi ile Suriye’de Baas karşıtı partilerin katılacakları serbest seçimin yolunu açmak istiyor.
Ancak Esad, vatandaşlarını kesip biçmek politikasını pervasızca ve utanmazca sürdürüyor. Kendisinden çok daha güçlü olan Irak’ta -kendisi gibi Baasçı- Saddam’ın ve Libya’da Kaddafi’nin âkıbetlerini değerlendirmek kapasitesinde bulunmadığı anlaşılıyor.
Cumhurbaşkanımız’ın 4 günlük tarihî ziyaretinde, Orta Doğu’yu en iyi tanıyan Avrupa devleti İngiltere’nin başbakanı ile, Mısır’da patlayan son gelişmelerle birlikte Suriye’nin durumunu ele alması bekleniyor. Bu coğrafyada 900 yıllık tecrübesi bulunan Türkiye’yi dışlayarak realist çarelere ulaşılamayacağı artık kesinlik kazanmış durumdadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.