Siyaset “yan gelip yatma” Yeri Değildir
İlahiyat Fakültelerinin durumunu bildiren ve çözüm isteyen yazımızdan sonra bu yazıyı yazmak istedim ama konular gündem nehrinde o kadar hızlı akıyor ki, bazen azıcık bir erteleme, yazıyı “zamansızlık” ve “gündeme ters düşme” ile itham etme sebebi oluyor.
Gün geliyor Ak Partiyi alkışlıyoruz. Mesela bugünlerde terörle mücadele büyük işler oluyor. İlk defa sanki devlet bilerek ve isteyerek terörle mücadeleye giriyor. KCK gerçeğini gördü ve elini taşın altına koydu. Şimdi bazı kardeşlerimizin “miş” gibi yapıyorlar tenkidini havada bırakıyor.
“Ergenekon” ve “vesayete son” çalışmalarının arkasında sağlam duruşları da önemli. Kimi iktisatçıların “şapka çıkarılır” dediği “cari açıklar” ile mücadelede başarılar ve benzeri ekonomide disiplinler de tamam. Yeni bir anayasa yapımındaki ciddiyet de öyle vs.
Fakat başka bir açıdan bakıldığında Ak Parti çok tembel. Hatta kendi kendime soruyorum: “Ak Parti neden gıdım gıdım adım atıyor?” Doğrusu bunu da anlamış değilim.
Tamam, başbakan yırtınıyor ülke için. Allah var, büyük bir enerji ile çalışıyor. Ona tembel demek çok ayıptır. Bakanların da çoğu öyledir.
Peki ya parti?
Ya bunca milletvekilleri?
Açık söyleyelim, şu antidemokratik, halka zulüm anlamı taşıyan kanunları biz hep başımız bunlara toslayınca mı tanıyacağız?
Niye kaşımız gözümüz yaralanmadan önce değişik komisyonlar kurarak bu değişmesi gereken kanunları, yönetmelikleri, top yekun mevzuatı tespit edip neden topunu tarihe gömmez?
Bir örnek vereyim. Cezaevlerinde Kürtçe görüşmek yasakmış. Bir Kürt ana Türkçe de bilmeyince sorun çıkmış. İlgili bakana konuyu iletiyorlar, böyle bir mevzuattan onun da haberi yok. Duyunca şaşırıyor ve emir veriyor, hemen değiştiriyorlar. İyi de bu o ana perişan olmadan yapılmalı değil miydi? Buna da şükür, hiç olmazsa farkına varınca iyi niyetle hemen değişmiş. Ceberut devlet anlayışı devam etmemiş.
Gönül ister ki bütün mevzuat böyle yeniden ele alınsın. Çağdışı, insan haklarına aykırı, dine ve örfe ters düşen bütün kanunlar bir bir bulunarak yok edilsin.
Bu çok mu zor?
Bence değil. Bu kadar milletvekili bir parmak kaldırmak için mi orada maaş almalılar? Ak Parti bunlara görev dağılımı yapsa da eğitim, hukuk, sağlık, güvenlik, genel idare vs. için komisyonlar kurarak cari bütün yasalar ve mevzuatlar taransa olmaz mı? Bütün yasalar yeniden elden geçmeli ve zararlılar ayıklanmalı değil mi?
Neyi bekliyorlar anlamıyorum! Hadi diyelim yürütme, yani hükümet çok meşgul, ya yasama? Bakanların dışında kalan milletvekillerine parti görev verse de taş başımızı yarmadan zararlı mevzuatın çaresine baksalar daha akıllıca olmaz mı? Başa tokmak indikten sonra neye yarar? Hadi diyelim yararı olur, hani adam “ben yandım eller yanmasın” demiş ya, o kabilden. Bazen de bazı şeyler yapılıyor ama, “bade harabil Basra…”
Birisi kalkıp “yeni anayasayı bekliyorlar” diyebilir. Evet, o çok önemlidir. Ama benim dediğim ona mani değil ki? Onun zaten bir komisyonu var, işlerine bakıyorlardır umarım.
“Efendim, yeni bir anayasa yapılırsa mevzuat zaten değişecek, iki iş olmasın” demek çok yanlış. Her şeyi anayasaya havale ederek yan gelip yatmak doğru mudur? Hem ya yeni bir anayasa yapılamazsa? Bu fırsatlar kaçar mı canım!
Başbakan bir hayli zaman önce “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” demişti. Kimileri kıyamet koparırken biz, şimdi açığa çıkan garip işlerden ötürü “Allah’ını seveyim senin” demiştik. Şimdi aynı cümleyi biraz değiştirerek buradan Başbakan ve milletvekillerine seslenelim:
“Siyaset yan gelip yatma yeri değildir.”
Sayın Başbakan “ben yatmıyorum” diyebilir. Haklıdır da. Allah biliyor, yatmıyor, çalışıyor. Ama onun parti başkanı bir sorumluluğu daha var, o da yatmadığı gibi yatırmamak da.
Unutmayalım, atalar “ağaç dalıyla gürler” demiştir.