Elif Nisa

Elif Nisa

Dini Yaşamada Kararlı mıyız?

Dini Yaşamada Kararlı mıyız?

Doğruluk, özveri, dürüstlük, dostluk gibi Kur’an ahlakının kazandırdığı özelliklerden yoksun ne çok insan var. Ömürlerini bencilce tutkularını tatmin etmeye çalışarak, nimet ve güzellikleri tüketerek sürdüren... Oysa Allah’ın beğendiği ahlak; çevresine hayırlı ve olaylara duyarlı olan, insanları iyiye ve doğruya davet eden güzel ahlaktır. Ve dinin özü olan bu üstün ahlakı yaşamada kararlı olmaktır.

Yüce Allah iman edenlerden iyi ve güzel davranışlarda bulunmalarını, iyilik konusunda yardımlaşmalarını, bozgunculuktan kaçınmalarını ister. Ve “Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Rabbidir; şu halde O'na ibadet et ve O'na ibadette kararlı ol. Hiç O'nun adaşı olan birini biliyor musun?” (Meryem Suresi, 65) ayetiyle, ibadet ve kullukta kararlı olmalarını buyurur.

Allah'ın hoşnutluğunu amaçlayan insan, güzel ahlakı kazanmak için ciddi çaba gösterir. Karşılığında merhamet, şefkat, adalet, dürüstlük, affedicilik, tevazu, özveri, sabır ve hoşgörüyü kazanır. İnsanlara güzellikle davranır, hayırlarda yarışır, "…Hiç şüphesiz o saat de yaklaşarak-gelmektedir; öyleyse (onlara karşı) güzel davranışlarla davran." (Hicr Suresi, 85) hükmü gereği iyilikte ve özveride bulunur.

İnsan kullukta samimi olmalı, dünyevi çıkar kaygısıyla ihlası zedelememeli. Bedîüzzaman’ın ifadesiyle, ibâdetin temel sebebi Allah’ın emri, sonucu da Allah’ın rızasıdır. Faydası ve meyvesi ise ahirete dönüktür. Fakat birinci gaye olmamak ve kasten istenilmemek şartıyla, dünyaya ait faydalar ibadet anlayışına ters düşmez. Davranışlarımızda hareket noktamız doğrudan Allah’ın rızası olmalı, O’nun hoşnutluğunu kazanmak olmalı. O razı olduktan sonra dilerse ahirette, dilerse dünyada ödüllendirir. Takdir O’nundur. (Lem’alar, s. 183)

Müminin en temel özelliklerinden biridir kulluk ve ibadette sabırlı olmak. Allah Kur'an'da, "Rabb'in için sabret" buyurur ve sabrın, Katındaki değerine dikkat çeker. Güzel ahlakta, güzel tavırda, sevgide, her konuda sabır gerekir. Toplumda sabırla tahammül karıştırılan kavramlardır. Sabır, tahammül gibi insana sıkıntı vermez. İbadet heyecanıyla sabır gösterilir. Saygıda, hürmette, temizlikte, cömertlikte, affedicilikte, iyilikte, namazda, oruçta, bütün kulluk ve ibadetlerde sabırlı ve kararlı olunmalıdır.

"Ben yıllardır hep affedici oldum, artık bağışlamayacağım" ya da "hep cömert davrandım, artık yapmayacağım” gibi düşünceler sabır ve kararlılıktan uzaktır. Sabır, tahammül gibi belirli bir noktaya kadarsa geçerli olmaz; insanın ömrünün sonuna kadar sürmelidir. Allah için sabretmek güzelliktir. İnsanın, sayısız nimet bahşeden Rabb’i için yaptığı güzellik.

Güzel ahlakı yaşamak ibadettir. Bu bilince sahip olan, Allah’ın dosdoğru yolu üzerinde, tali yollara sapmadan yaşamaya çalışan, içinde Allah korkusu ve sevgisi taşıyan, kutsalları önemseyen insanın, yaşadığı topluma büyük yararlar getireceği açıktır. Dolayısıyla insanların Kur’an’da işaret edilen güzel ahlakı yaşamaları çok önemlidir.

Mümin olmanın ölçüsü, Allah’tan korkup sakınmak, O’na aşkla bağlı olmak, O’nun hoşnutluğunu kazanmak için derin bir istek duymak ve bu yolda özveriden kaçınmamaktır. Bu yüzden din ahlakına sahip insanların yaşadıkları ortamlarda, huzur ve güven hakimdir. İslam barıştır, ışıl ışıl aydınlıktır; insana gerçek sevgiyi, şefkati, merhameti, dostluğu tarif eder.

Allah'a teslim olan mümin, Rabb’inin dosdoğru yolundadır ve gerçek anlamda iyiliği temsil eden kişidir. Dinin amacı sevgidir; Allah sevgisidir, Allah korkusudur, kardeşliktir. Din, yaşamın her anını kapsar ve insana Kur’an ekseninde güzel ahlak özellikleri kazandırır.

Dini hayatımıza hakim kılmak için samimi ve kesin bir niyetle yeni bir sayfa açabilir, bu güne kadar "bir ucundan" yaptığımız kulluğumuz için Rabb'imize kesin bir tevbeyle tevbe edip, kararlı olmaya niyet edebiliriz.

Dünya, Allah’a gönülden bağlanarak O’ndan korkup sakınanlarla, nankörlük ederek yüz çevirenleri ayırt etmek için hazırlanmış bir imtihan ortamı. Ahirette alacağımız karşılık, hayatımız boyunca Allah’a gösterdiğimiz sadakat ve O’nun rızasını kazanmadaki kararlılığımız oranında olacak.

Hz. Adem (as)’ın, şeytanın telkinine kanması konusunda Allah, "Andolsun, biz bundan önce Adem’e ahid vermiştik, fakat o, unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık." (Taha Suresi, 115) buyurur. Hz. Adem (as)’ın, kararlı olamaması, rahat bir yaşam süreceğini bildiği halde unutması ve şeytanın vaadine aldanması bir zelledir. Allah bu olayla bize, cennet benzeri bir hayat yaşıyor da olsak, kararlı davranmadığımızda neler olabileceğini gösterir. Bunun için, dünya hayatının çekici süslerine karşı dikkatli ve şuurlu olmak, Allah’ın hoşnutluğunu kazanma isteğimizin verdiği coşkunun olumsuz etkilenmesine izin vermemek önemlidir.

Kur’an imanlı, sadık ve kararlı olmanın önemine çokça dikkat çeker. Cennette de sonsuza kadar Allah’a iman eder mümin, asla Allah’tan kuşkusu olmaz. Her zaman Allah’a sadakat ve kararlılıkla bağlıdır.

Kehf Suresi 14. ayette, “Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) rabtetmiştik” buyurur Rabb’imiz. Allah dilemezse kararlı olamayız; sabrı ve kararlılığı veren O’dur. Gönülden O’na yönelip samimi dua ile istersek Mucib olan Allah icabet edecektir…

“Rabb'imiz, günahlarımızı bağışla; üzerimize güven ve yatışma duygusunu indir, kalplerimiz üzerinde sabrı ve kararlılığı raptet...”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Elif Nisa Arşivi