Ersoy Dede

Ersoy Dede

Biz Menemen’le yüzleşiriz

Biz Menemen’le yüzleşiriz

Hazır da Aralık ayındayız ya, bol bol Menemen efsaneleri dinleyeceğiz.. İyisi mi, kimse başlayayım. Evet arkadaş, biz Menemen’le yüzleşmeye hazırız. Siz de hazır mısınız?



Olayın detaylarına girmeden önce, dönemin siyasi şartlarını hatırlamakta fayda var. Atatürk’ün ikinci demokrasi denemesi olarak sayabileceğimiz Serbest Cumhuriyet Fırkası, Menemen’de karşılık buluyordu. İsmet Paşa’nın CHF’si için endişeleniyordu. Dolayısıyla SCF kurulabilirdi ama desteklenmemesi gerekiyordu.. En son söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Argümanlarımı onun altında izah ederim. Otoriter sistem, statükonun devamı için mesaj vermek üzere, SCF’nin desteklendiği küçük bir bölgeyi pilot yer olarak seçmiş ve bir yedek subayını bu uğurda feda etmiştir.. İşte size Menemen Hadisesi..



6 adamdan söz ediyoruz Menemen Hadisesi’nde temel olarak. Genel Kurmay arşivlerine göre esrarkeş hatta yarı meczup belki de, 6 kişi var ortada. Tarih onları “Manisa’dan çıkıp Menemen’e doğru ilerleyen irtica çetesi” olarak yazmış.. Çıkmışlar, ilerlemişler, 6 kişi.. Süper... Hiç hazırlanışları evresine, başka yerlerdeki bağ ve bağlantılarına, şunun dedesi, bunun babası gibi zorlama ithamlara girmeden steril biçimde anlatacağım o gün yaşananları.. Bakalım hepimiz aynı şeyi mi anlayacağız?..



Bu 6 kişi, Menemen hükümet binasının hemen yanı başındaki bir camiye sabah namazı vaktinde girer.. Maarif Camii.. İmam Hatibi, Saffet Hoca.. Ne Saffet Hoca ilgilenir bu ekiple ne de cemaat.. Fakat oradan bir yerden bir sancak bulurlar. Sancağı da alıp meydana çıkar ve naralar atmaya başlarlar.. Derken İlçe Jandarma Komutanı görülür.. Komutan (yüzbaşı) Derviş Mehmed’le bir süre konuşur. Bu konuşma kayıtlara; “ikna edemedi” şeklinde geçer.. Sonra yüzbaşı, müdahale etmeksizin 4 askeriyle birlikte hükümet konağına geçer.. Öyle bir dönemdir ki, mermiler namluda, eller tetiktedir. Ama yüzbaşı o gerici (!) ayaklanmaya müdahale etme ihtiyacı hissetmez.. Sonra Kubilay girer sahneye.. Asteğmen Kubilay ve 8 askeri müdahale için görevlendirilmiştir. Kubilay’da silah yoktur, askerlerin tüfeklerindeki mermiler ise sadece ses çıkaran (kuru-sıkı) mermilerdir. Kubilay “ateş” emri verir fakat Derviş Mehmed ve arkadaşlarına mermi işlemez.. Bana ateş etseler de mermi işlemese, ben de sıyırırdım herhalde kafayı... Kubilay, Mehmed’in yakasına yapışıp tokadı basınca, Mehmed silahını ateşler ve Asteğmen’i yaralar. Sonra ise yaralı halde kaçmaya çalışan Kubilay’ı yakalayıp başını gövdesinden ayırır.. Sonra müdahale başlar, çatışma yaşanır ve bildiğimiz malum son.. Ne ilginç değil mi? Silahsız Asteğmen’i meydanda tek başına bırakan yüzbaşı, hükümet konağında, sobanın başında demleniyordu.. Size de ilginç gelmedi mi?



Bakın Genelkurmay raporlarına, ilçe jandarma komutanı yüzbaşının hükümet konağında saklanması nasıl geçmiş? “...Menemen kaymakamı beyin, hükümet konağı cihet-i askeriye tarafından işgal edildikten sonra ancak hükümete gelmesi ve bu zamana kadar adeta seyirci vaziyetinde kalması ve bir silah arkadaşı koyun gibi karşısında boğazlanırken Menemen jandarma kumandanının dört neferi ile hükümet konağı içerisine girerek kadın gibi saklanması...”



Bugüne kadar ‘irticai kalkışma’ olarak sunulan Menemen Olayı ile ilgili, her türlü yorum yapılır da, o dönem SCF’nin Menemen’deki ağırlığı, yüzbaşının olaydaki tavrı, Kubilay ve askerlerinin silahsız oluşu, yerel yetkililerin, hükümet konağı önünde cereyan eden bir hadiseyi kenardan sessizce izlemeleri hiç kimsenin aklına gelmez mi?



Gelelim işin yargılama kısmına.. Genelkurmay tarafından Menemen’e gönderilen 1. Kolordu Komutanı Vekili kimdi biliyor musunuz? Mustafa Muğlalı Paşa.. Evet, Özalp’te 33 kişiyi kurşuna dizdiren komutan.. Muğlalı, Derviş Mehmed ve arkadaşlarının durumunun günler öncesinden rapor edilmesine rağmen, gerekenin yapılmadığını söylüyor.. Manisa’dan kaybolduktan sonra, Menemen’e gelene kadar geçtikleri köyler bilinmesine rağmen, durdurulmadıkları, bilakis hadisenin gerçekleşmesinin beklendiği rapor edilmiş.. Neyse aynı Muğlalı, olayla ilgili olarak kurulan Harp Divanı Mahkemesi’nin de başkanıdır.. Bu 6 kişinin yaşattığı trajedinin faturasını Menemen Halkı’na kesmekle görevlendirilmiştir.. Zira Atatürk, olayı duyar duymaz Dolmabahçe’de kesin bir dille; “Menemen’i haritadan silin” talimatı vermiştir.. Sonra bu emri geri aldığı söylense de, Muğlalı üzerine düşeni yapmış, ilgili ilgisiz herkesi yargılamıştır. 6’sı yaşı küçük olduğu için sonradan infazı durdurulacak olan 36 kişi hakkında kalem kırmıştır.. 41 kişiyi ise çeşitli hapis cezalarına çarptırmıştır.. “Menemen’le yüzleşin” diyenler.. Biz yüzleşeceğiz inşallah.. Peki ya siz? Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi