CENAZE EVİNDE TÜRKÜ SÖYLEMEK

CENAZE EVİNDE TÜRKÜ SÖYLEMEK

Anayasa mahkemesinin iptal kararı bazı kesimler tarafından davul zurna ile karşılandı.
Neredeyse 5.haziran gününü bayram ilan edecekler.
İptalci üyeler gazete sayfalarında milli kahraman gibi takdim ediliyor.
Bu akıl dışı kararı nasıl aldıkları, hangi mantıkla hareket ettikleri uzun,uzun anlatılıyor.
Güya iptalci üyeler, esasa giremeyiz bu Anayasa’ya aykırıdır,ancak şekil denetimi yapabiliriz diyen üyelere, “Ya meclis seçimler yirmi yılda bir yapılacak diye bir karar alsa yine şekil denetimi yapmakla mı iktifa edeceğiz” demişlermiş.
Eğer bu haber doğruysa çok vahim bir hukuk mantığıyla karşı karşıyayız demektir.
Hukuk somut olaylar üzerine hüküm kurar.Farazi,soyut, hayali işlerle uğraşmaz.Hukuk olana bakar, olabilir olanla ilgilenmez. İlgilenirse hukuk olmaktan çıkıp,başka bir şeye dönüşür.
İptalci üyelerin olanı değil, olmayanı düşünerek karar verdikleri anlaşılıyor.
Yani aslında bu karar, somut bir olayın değerlendirilmesinden çok,olmamış,olması da pek mümkün olmayan bir ihtimalin değerlendirilmesidir.
Hukuk kurguya hüküm vermez.
Bu, İslam hukukunda da yoktur.
İmam-ı azam döneminde maddi bir olaydan yola çıkarak, bir ihtimalin cezalandırılıp cezalandırılmayacağı tartışılır.
Soru şudur; koltuğunun altında içki şişesiyle eve giden bir kişiye içki-haddi/Cezası-uygulanabilir mi, uygulanamaz mı?. Bütün hukukçular,-İmam-ı azam hariç- uygulanır der. Gerekçe, içki ile evine gittiğine göre(Somut) onu içecek (İhtimal/soyut)demektir. O halde o kişiye içki cezası verilir. İmam-ı azam bu görüşü kabul etmez, İnsan tenasül cihazını da üzerinde taşır. Onunla zina da yapar, cima da.(meşru ilişkide de).Sırf Tenasül cihazı taşıyor diye bir adama peşinen zina cezası vermek ne kadar abes ise, içki taşıyor diye birine içki cezası vermek de o kadar abestir.
İptalci üyelerin kararı mantık olarak birinci tip hukukçuların mantığına benziyor. Meclis böyle bir yetki taşıdığına göre bu suçu işler, öyleyse cezalandıralım gitsin mantığı…
Nasrettin Hoca’nın suya gönderdiği çocuğu, testiyi kırmasın diye peşinen dövmesi gibi..
Karar, mantığı açısından da, vardığı sonuç açısından da –kabul edilemez-bir karardır. Zaten mantık yanlış olunca, sonuç da yanlış olur.
Ama daha kabul edilemez olanı, karardan sonra bazı çevrelerin takındığı kışkırtıcı tavırdır.
Millet evinde cenaze çıkmışçasına üzüntü içindeyken, darbeci/iptalci cephenin, ohh iyi oldu dercesine düğün bayram etmesi, cenaze evinde türkü söylemek kadar terbiyesiz bir tavırdır. Toplumu asıl rahatsız eden, içini kanatan,öfkelendiren budur.
En az mahkeme kararı kadar bu hastalıklı,kin dolu tutumun da analiz edilmesi gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi