Bu şiirlerin kime ait olduğunu tahmin edersiniz?..

Bu şiirlerin kime ait olduğunu tahmin edersiniz?..

önce, çANAKKALE MASALI isimli ibretlik bir şiir takdim ediyorum. Buyurun:
Hilâl şunu nakleder her göğe çıkışında:
Bundan yıllarca evvel İstanbul’un dışında
üç denizi seyreden bir eski kale vardı
İçinde pek mübârek bir evliya yatardı.
Yalçın duvarlarını aydınlatırken gurup
Uzaktan bakılınca bu kale bağdaş kurup
Tepelere oturan bir devi andırırdı
En cesur yüreklerde korku uyandırırdı
Nur inerken semâdan karanlık mazgallara
Yeşil sarıklı bir pîr bürünerek allara
Göğsünde bir ay-yıldız her gece zikrederdi
“Burası mukaddestir, kimse giremez!” derdi
Velînin kudretine inanmayan dört çapkın
Bu kaleye ettiler köleleriyle akın
Sanki bir an içinde çalkalandı bir deniz
İçten gelen bir duâ dolaştı dehliz dehliz:
“Göster bu kâfirlere kudretini yâ Rabbî!”
Birden bire yıkıldı kale dağ çöker gibi
Dört çapkın, kölelerle taşlar altında kaldı
Karanlıklar boşlukta sallanarak alçaldı!
O gece evliyânın rûhu uçtu Allah’a
Hiç kimse yaklaşmadı bu kaleye bir daha…
Bu şiir, şâirliği dillere destan olan meşhur dünya şâiri MIZAN TEMKİH’e ait. Şiirin alındığı kaynak: Osmanlı Türkçesi Kılavuzu, 1, Hayati Develi, 17. ders.
Şâirin, Ocak 1921’de İstanbul’un fethiyle ilgili olarak kaleme aldığı güzel bir şiiri daha var. İstanbul, Hicrî 857’de fethedildi ya, ona işâreten şiire SEKİZYüZ ELLİ YEDİ başlığını uygun görmüş. Okuyalım:
İslâmın beklediği en şerefli gündür bu;
Rum Kostantıniyye’si oldu Türk İstanbul’u!
Cihana karşı koyan bir ordunun sahibi,
Türkün genç padişahı bir gök yarılır gibi
Girdi Eğrikapı’dan kır atının üstünde;
Fethetti İstanbul’u sekiz hafta üç günde
O ne mutlu mübârek bir kuluymuş Allah’ın…
Belde-i Tayyibe’yi fetheden padişahın
Hak yerine getirdi en büyük niyâzını:
Kıldı Ayasofya’da ikindi namazını
İşte o günden beri Türk’ün malı İstanbul,
Başkasının olursa yıkılmalı İstanbul.
Bir sanat eseriyle rezalet de sergilense, “Sanat da sanat!” diye tepinenler, böyle güzel şiirlerin sanatkârını sahiplenmezler. Sahiplenmeleri için, böyle şiirlerin sahiplerinin dinden–imandan uzaklaşmaları şart imiş. Şâir inançtan uzaklaşırsa mâlûmlar ona ancak o zaman yanaşırlar imiş. öyle de oldu, şâir MIZAN TEMKİH 1921’den sonra komünist olunca mâlûm çevreden olanlar ona o zaman yaklaşıp sahiplendiler. Şimdi de büyük şâir diye anıyorlar. Büyük şâir olarak andıkları MIZAN TEMKİH’in dönekliğine bakın ki, 1921’de yukarıdaki şiirler gibi şiirler yazıyordu. Sonra ruble aşkına değişip komünist oldu. Millete de vatana da sırtını döndü…
Bazıları, onun yukarıdaki şiirlerini dışlayarak hayranıdırlar. Onun bu şiirlerini dile asla getirmezler.
Yâdellerde ölüp giden vatan mürtedi bu şâiri siz de tanıyorsunuz. Hâlâ tanıyamadıysanız, lütfen onun MIZAN TEMKİH ismini tersinden okuyunuz… Ne zannettiniz ya!.. Evet! Yukarıdaki şiirlerin şâiri işte o…


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi