Sanal âlem ne kadar güvenli?
Küçükten büyüğe hepimizi tehdit eden ciddî bir tehlike ile karşı karşıyayız, ama bu tehlikenin çok da farkında değiliz. Ortaya koyduğumuz tavır, Düşmanını seven mazlûmu hatırlatıyor.
Sanal âlem dediğimiz internet âlemi, ortaya koyduğu cazibesiyle hepimizi tesiri altına almış durumda. Öyle bir hâle gelindi ki, internetsiz hayat mümkün değil kanaati yerleşti. Gerçekten de sanal âlem bize çok büyük kolaylıklar sunuyor. Pek çok işimizi bir tuş mesafesiyle halledebiliyor. İnternet dünyası, bu yönüyle şükür isteyen bir nimet aynı zamanda...
Âlet olarak istifade edilmesi mümkün olan bu hizmet, kötülerin eline geçtiğinde; yaralayıcı ve hatta öldürücü bile olabiliyor. Gelinen noktada internetin faydalarını konuşmaktan ziyade, zararlarını konuşmaya ve kendimizi ondan koruma yollarını tartışmaya başladık. Haklıyız, çünkü internet dünyası çocuklarımızı tam anlamıyla teslim almış durumda.
Uluslararası Teknolojik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) tarafından düzenlenen Haliç Buluşmalarında güvenli internet konusu masaya yatırıldı. MÜSİADın İstanbul Sütlücedeki merkez binasında gerçekleşen toplantıda bir sunum yapan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer, uygulamaya başlanan güvenli internet konusunda bilgiler verdi. Acarer, Ya yaptığımız çalışmaları tam anlatamıyoruz, ya da bir kısım medya bizi kasıtlı olarak yanlış anlıyor diyerek şikâyetçi oldu.
Güvenli irternet konusu sadece Türkiyede değil, bütün dünyada tartışılıyor. Ancak bu tartışmada bir fark var. Avrupada insanlar kendilerini ve çocuklarını internetin zararlarından korumak için yapılan çalışmalara destek olurken, Türkiyede tam aksi yapılıyor ve bu yöndeki gayretler sansür iddialarını gündeme getiriyor. Uygulamaya başlayan güvenli internette ise kişi istediği paketi hiçbir ücret ödemeden seçebiliyor ve yine istediği an bu paketlerden çıkabiliyor. Bu yönüyle bu uygulamayı sansür olarak yorumlamak ve değerlendirmek mümkün değil. Çünkü, isteğe bağlı bir durum.
UTESAVın toplantısına katılan ve çoğu medya dünyasının temsilcileri olan konuşmacılar, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulunu (BTK) kendisini tanıtamaması sebebiyle eleştirdi. Çünkü BTK, dünya ile de entegre olarak pek çok çalışma yapmış, bu konuda internet siteleri hizmete sunmuş, ama bu çalışmalar medyada yer almamış, alamamış. Haliyle çalışmalar bilinmediğinden tartışma da müsbet yönde ilerlememiş.
Tartışmaya katkı olması bakımından biz de görüşümüzü beyan ettik, burada da tekrarlamak isteriz: Zararlı olduğu tartışma götürmez site ya da yayınların yasaklanması sansür olmaz. Elbette, internetin zararlarını engellemek sadece yasaklamakla da mümkün olmaz. İstikrarlı bir eğitim sistemiyle insanları kötüden uzak tutmak için çalışmalar yapmak lâzım. Fakat madem BTKya bu görev verilmiş, o halde ilmen, tıbben ve dinen zararlı olduğu tesbit edilen yayınlar engellenmeli, engellenmesi de cesaretle savunulabilmeli. Çünkü, meselâ gençleri zararlı alışkanlıklardan korumak Anayasanın devlete verdiği bir görevdir. Öyle olmasa bile, nasıl ki cinayet işlemek serbest olamaz ve savunulamaz; aynı şekilde zararlı sitelerin gençleri ve aileleri öldürmesine de sessiz kalınamaz. Buna kim ve neye göre karar verecek?in cevabı, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi Hocamızın sıklıkla tekrarladığı İlâhî tabiî hukuktur. Veya Bediüzzamanın ifadesiyle, insanlığın fıtrî dini ve insaniyet-i kübra (en büyük insanlık) olan İslâmın esaslarıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.