Seni, Türk dizisinde görmüºler!
Futboldaki ºike tartıºmalarından sonra televizyon dizilerinde de izlenme oranı ile ilgili konular tartıºılıyor. İddiâya göre hangi televizyon kanalının ne kadar izlendiğini tesbit için oluºturulan izleyici aile listesi, program yapımcılarının eline geçmiº ve neticede çok izlenenler listesi gerçeği yansıtmaz hâle gelmiº. Tabiî bunlar ºimdilik bir iddiâ, ama ortada bu ithamla tutuklananlar da olduğuna göre yabana atılmaması lâzım.
Garip bir tecellidir ki, çok izlenen dizilerin ekseriyeti kötü dizilerdir. Her ne kadar izlenme oranlarını ortaya koyan ölçümlerde ºike yapıldığı anlaºılmıº olsa da, fısıltı gazetesi de bunu gösteriyor. Yolda, okulda, otobüste velhâsıl her yerde kötü dizilerde izlenen kötü sahneler anlatılıyor. Dolayısı ile ªike var, o halde kötü diziler izlenmiyor dememeliyiz.
Bizim kötü dediğimiz diziler, müstehcenlikle, ºiddetle ve tarihî yanlıºlarla yoğrulmuº dizilerdir. Bu diziler teknik anlamda iyi de olsa, hükmen kötüdür, izlenmesi zararlıdır. Bu kötü dizileri çeken ve yayınlayanların bahanesi ise hazırdır: İzleyici bunu istiyor!
Bu kötü dizilere, bir yandan daha iyi diziler hazırlayarak cevap vermek gerekirken, bir yandan da bu kötü dizilerin izlenmemesi gerektiğini insanlara anlatmak durumundayız. ªöyle düºünelim: İnsanlar, sigara ya da alkollü içkilerin kötü ve zararlı olduklarını bildikleri halde onu talep etmiyorlar mı? Demek ki, bir ºey kötü olduğu halde yine de insanlar tarafından talep edilebilir. Peki, İnsanlar talep ediyor, o halde sigara, alkollü içki ve hatta uyuºturucuları teºvik edelim diyebilir miyiz? Diyemeyiz, çünkü hem sigara, hem alkollü içki, hem de uyuºturucular zararlıdır, elbirliği ile engellenmelidir. Bu zararlı alıºkanlıkların engellenmesini istemek, sansür olarak görülebilir mi? Eğer bu zararlı alıºkanlıkların engellenmesini özgürlüğe darbe ya da sansür olarak görenler varsa, onlara karºı (bu konularda) yasağı ve sansürü bile savunmak icap eder!
Yaºadığımız çeliºkilerden biri de Türkiyede hazırlanan kötü dizilerin baºta komºu ülkeler olmak üzere dünyaya ihraç edilmesine sevinmemizdir. Neymiº, bu dizilerden milyon dolar para geliyormuº... İyi de, bu diziler dünyadaki itibarımızı yerle bir etmiyor mu? Bir yandan üç kuruº kazanacağız diye, öte yandan üç bin kuruº zarar etmekle övünülür mü?
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu Dizi ihracatı 60 milyon dolarla rekor kırıyor ºeklindeki haberi değerlendirirken, Bu diziler gerçekten bizim kültürümüzü mü, aile yapımızı mı, inancımızı mı veriyor? diye sormuº. Fendoğlu, bu konuda yurtdıºındaki bazı insanların Bizi kandırıyorsunuz dediklerini de ifade etmiº. (AA, 16 Aralık 2011)
Hakikaten, son yıllarda çekilen yerli dizilerin ekseriyeti bizi anlatmıyor. Aksine bizim imajımızı da bozuyor. Geçenlerde, İslâm âlemini yakından takip eden bir araºtırmacı sohbet arasında ºöyle demiºti: Arap dünyasında birisine hakaret etmek isteyenler, Dün seni (ya da bir yakınını) Türk dizisinde görmüºler diyormuº.
Bu kadar kötü hâle gelen dizileri İzleyici istiyor diye savunmak mümkün mü? Bu dizilerin meydana getirdiği tahribatı acaba kaç yılda tamir edebiliriz?
O halde, ismi lâzım olmayan bu kötü dizileri (baºka hiç bir ºey yapamıyorsak) teºvik etmekten vazgeçelim...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.