Düşünceye serbestlik
İbrahim aleyhisselam malumdur ki aynı zamanda cömertliğiyle de meşhurdur. Misafirsiz sofraya oturmaz, kimse yoksa etrafı araştırır ve bir misafir bularak onunla yemeğe başlardı. Bir gün yine bir misafirle beraberdir. Misafir çok yaşlıdır. Bir taraftan yerken bir taraftan da sohbet ederler. Peygamber, bir ara Allahü teâlânın ihsan ettiği nimetlerden bahseder. Fakat aldığı karşılık kendisini şaşırtır. Adam, inançsızdır. Bunun üzerine bir soğukluk olur, yemek yarıda kalır, misafir çıkar gider... Biraz sonra Cebrail aleyhisselam gelir. Meleğin böyle apansız gelişi Hazreti İbrahimi kuşkulandırır. Tahmini doğrudur. Yüce Allah -mealen- o darılıp giden insan bana inanmadığı halde ben onun rızkını bir gün olsun kesmedim, sense bir öğün dayanamadın, der. Peygamber derhal dışarı koşar. Etrafı arar ve deminki misafirini bulur, gönlünü alır. Adam, kısa aralıkla yaşanan farklı bu tavrı anlayamaz. İbrahim Peygamber, hadiseyi olduğu gibi nakleder. Bu defa şaşırma sırası ondadır. Sırf benden dolayı Allah, sana melek mi gönderdi? diye sorar. Evet cevabı üzerine iman eder.
Kıssadan hisse:
Cenab-ı Hak, inanların sahibi olduğu halde onları fikirlerinde serbest bırakmıştır. Halbuki emirlerine aykırı düşünüp-konuşanların canını o ân alabilirdi. Dünya kurulalı beri bunu kimseye yapmadı. Öyleyse hürriyetin kaynağı Allahtır.
Batı serbest fikir konusunda doğudan ve bu arada Türkiyeden ileride. Bizde o sahanın kapıları henüz açılıyor. Başbakan yardımcısı Beşir Atalay, yeni bir demokratikleşme paketinden söz ederken bu paketin özünün şiddet içermeyen her türlü fikrin serbest olacağını haber verdi.
Daha Amerikadan döndüğümüz günün haftasında mahkemeye taşındık. Neymiş gizliliği ihlal etmişiz. Kanunun gizlilik dediği manşet ve ana haberlere düşmüş biz de bunun üzerine yorum yapmışız. Sen misin bunu yapan? Haydi ceza mahkemesine. Öyle bir durum ki savcı inanmıyor, hakim inanmıyor, avukat inanmıyor fakat dava açılıyor.
Eğer şiddet ihtiva etmeyen fikirler öteden beri suç olmasaydı Türkiyenin bir kısım aydınları yurt dışına kaçmayacak, bazıları hapse düşmeyecek, sosyal çalkantılar yaşanmayacaktı. Halbuki bunlar hep oldu. Ağızlar tutuldu, kalemlere pranga vuruldu, ülkenin yetişmiş insanları harcandı.
Bugünkü nesillere her darbede evlerimizde silahlı askerler kitap araması yaptılar, farklı fikirdeki gençler başka gençlere, işkenceler ettiler desek zor inanırlar. TCKda bir zamanlar 141-142 ve 163. maddeler vardı. Bunlar, soldan ve sağdan gelen fikirleri cezalandırma mekanizmalarıydı dersek yine zor inanırlar.
Bugünlere kolay gelinmedi.
Her türlü silaha hayır, her türlü fikrin ifadesine evet.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.