Temiz Türkiye
Bir tespiti peşinen kaydedelim: Temiz Türkiyeyi temenni etmek yetmez, hem niyet etmek hem de azmucezm ve kast etmek gerekir.
Planlama kâfi gelmez, strateji ve teknik de icap eder.
Hepsinden önemlisi; güç ve iktidar her meseleyi halletmez, inanmak ve inandırmak mecburidir.
Hemen her kesimin rejimden zarar gördüğü, sopa yediği, dışlandığı, ötekileştirildiği, bilhassa dindar ulemâ ve halkın hiçbir devirde görülmeyen zulümlere maruz kaldığı, bin bir bâdirenin yaşandığı Türkiyenin her sahada, her ölçekte ve her boyutta temizlenmesi kolay ve bedelsiz değil, olmayacak da!
Cumhuriyetin ilk yıllarında dehşetli bir ejderhanın içine girmek, bozmak ve zehirlendirmek istediği ve büyük oranda hasta edilen toplum efkârının ıslahı ve köklerden uzaklaşmanın, özden kopuşun neticesinde her yanı yara bere içindeki kamu vicdanının tamiri, Temiz Türkiyenin esası ve temeli kabul edilmelidir.
Bu temelin sağlıklı inşâsı ancak olgun ve kâmil bir toplumu meyve verecek. Olgunlaşma hedefine ulaşamayan bir toplumun, sadece idarede değil her katmanda hakiki bir temizlik iradesi göstermesi ise imkânsızdır.
Ülkelerin, halkların ve toplumların hem çok muhtelif hem de kendilerine özgü olgunlaşma süreçleri var. Bu süreçlerde yaşanan, her toplumun kendine münhasır günahları, ıstırapları, travmaları ve acıları mevcut.
Olgunlaşma, kirlerden arınmanın yanında iyi hasletlerle donanmayı da zaruri kılıyor.
Tâze bir hâfızayı lüzumlu kıldığı kadar âdil bir hâfıza inşâsını da gerektiriyor.
Bazı davranış kalıplarını otomatik hale getirmek, melekeleştirmek için ezber etmeyi de kalıplaşmış, köhnemiş, alışılmış tarzlardan kurtulmak için ezber bozmayı da iktiza ediyor, istiyor.
Mâziden beslenip kimi yönlerden değişmemeyi ve fakat istikbâli hesap edip gelişerek değişmeyi de gerektiriyor olgunlaşma.
Kem âlâtla kemalât olmaz fehvâsınca kötü ve bâtıl araçlarla olgunlaşma mümkün değildir. Pahalıdır; siz cehd ile bedel ödemezseniz, zaten aksi yönde daha büyük bedeller ödemek zorunda kalırsınız. Bugün maddî yönden olgunlaşmayan bazı ülkelerin ödedikleri bedeller ve maneviyat anarşizmi yaşayan kalkınmış ülkelerin ödedikleri bedeller bu hakikati gözlerimize sokarcasına açıkça göstermekte.
Kâmil ruhlar nefislerinin kirlerinden arınma iradesi gösterdikleri gibi kâmil toplumlar da kirlerini, yüklerini, ârızalarını muhafaza etmezler; ya ıslah ederler yahut tasfiye. Muhafazakârlık bu anlamda makbul değildir, marifet hiç değildir.
Ülkelerin temizliği (tasaffisi) büyük tasfiyelerle olduğu için, ahlâkî, aklî ve âdil tedbirler alınmazsa, yozlaşmaların yanında kısır döngülere düşülmesi kaçınılmaz hâle gelebilir.
Bugün, bazı derin ve karanlık yapılar temizlenirken onlarla devir-teslim hevesindeki kesimlerin mevcudiyeti hakikat ise vay halimize!
Bugün, dün temiz Türkiye adına tasvip edemediğimiz bazı anlayış ve kurumları muhafaza derdine düşmüşsek vay halimize!
Bugün, dün bize dokunduğu için karşı olduğumuz kimi uygulamalara siyaseten bugün taraftar olabiliyorsak vay halimize!
Türkiyenin bugün içinden geçtiği süreci iyi değerlendirmenin en mühim şartlarından birisi de hâdiselere dışarıdan ve cesaretle bakabilme olgunluğuna ve ferasetine erişebilmektir. Kendine rıza ve özgüven, öz-muhasebe ve gerçekçilikle dengelenmese telafisi imkânsız hatalara düşülebilir.
Temiz Türkiye için daha alınacak çok yol, ödenecek çok bedel var.
Hazırlıklı olalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.