Ersoy Dede

Ersoy Dede

Kumar kumardır

Kumar kumardır

Bunun hastalarının çok olduğunu biliyorum.

O yüzden anlatmak da ikna etmek de zor olacak.. Sigara için misal, “haramdır” fetvaları çok konuşulmaz. Genelde “mekruh” olduğu yönündeki fetvalara itibar edilir.. Niye.. Çünkü herkes işine geldiği gibi yaşar dinini de ondan.. İddaa için de durum aynı.. Hatta at yarışları için bir ara “ama bilimsel bir bilmemne” falan denirdi.. Bilirsiniz.. Bu bir şans oyunu değil. Tamamen çalışarak bilgi edinerek, öğrenerek oynanan bir oyundur denirdi.. “Hayır efendim. Bildiğin kumar işte” dediğinizde bır bır bır bır konuşup tezinizi çürütmeye çalışırlardı. Siz de pes ederdiniz. ÖNEMLİ UYARI.. Ben işin fetva kısmıyla ilgilenmiyorum. Yanlış bir şey söylemek istemem. Ama sosyolojik boyutuyla ilgili söyleyecek bazı sözlerim var.. Bir kez daha ifade edeyim, birazdan yapacağım tespitler dînî değil, sosyolojiktir..
BUNLARIN ALAYI KUMARDIR
Evet.. Ara başlıkta yer verdiğim ifadenin içine, şüphelendiğiniz her şeyi sokuyorum. Devlet eliyle oynatılan bahis de, spor organizasyonlarına paralel düzenlenen tahmine dayalı işler de, sadece rakamların arka arkaya dizilmesiyle para kazanmanızı sağlayan sayısal-sözel bilumum oyunlar da... Bunların tümü kumardır.. Ne kadar para verdiğiniz ne kadar kazandığınızla ilgilenmiyorum. İş, felsefesi itibariyle zaten, emek-kazanç ilişkisini berhava eden haksız bir yöntem.. Sadece bu bile benim nazarımda bahis ve şansa dayalı para kazandıran organizasyonları kumar olarak görmeye yeter.. Bir ulusal ekonomik sistem olarak kumarın (sadece Türkiye’de de değil) dünya içindeki yerini önemseyen de bir kardeşinizim. Bunun turizmini de anlayabiliyorum burada dönen paranın iktisat çarkı içindeki yerini de yok saymıyorum. Ama şahsen tek tek fertlerin kumar bağımlılığı her şeyin önünde geliyor benim için..
BÜLTEN TUTKUSU
Hayatlarında hiç kitap okumamış adamların at yarışı ya da iddaa bültenlerini didik didik ederek okuduklarına tanık olmuşsunuzdur.. Bütün gün kıraathanede bir masaya kurulup, günün bir bölümünü tercih yaparak diğer bölümünü de yaptığı tercihlerin sonucunu bekleyerek tükenen bir nesil var karşımızda.. O kadar enerjiyi o kadar saat limon satmak için harcamış olsa, o kadar parayı daha onurluca kazanırdı zaten.. Ama kısa yoldan köşe dönme ihtiyacı olsa gerek kimi insanları bu tarafa doğru itiyor. Beni asıl endişelendiren ise bunun normalleştirilmesi.. Bunu da anlıyorum. İçinden alınan vergiler eliyle bir meşruiyet kazandırma çabası var. Arada devlet desteği olduğu için bir körü körüne inanç ve bağlılık var.. (Devlet kötü bir şeyi bize empoze etmez anlayışı) Fakat durum hiç de öyle değil..
UYUŞTURUCU = BAHİS
Bu bir bağımlılık., her profesyonelin temel teşhisi bu yönde.. Bahis ve şans oyunlarının bir kuponu da bir milyarlık kuponu da aynı.. İlk kazandığınız anda başlayan ve asla kontrol edemeyeceğiniz bir hastalık. Ve bu hastalığın tedavisi için kliniklerin canla başla çalıştığını hatırlatmak isterim. Gün boyu her gittiğiniz evde ya da mekanda TJK TV’yi açma ihtiyacı hissediyorsanız, elinde cep telefonu gördüğünüz herkese “bir baksana milan maçı kaç-kaç?” diye sormak geliyorsa içinizden, zaman zaman alakasız saatlerde, “kaç oldu saat?” diye soruyorsanız, siz bir bağımlısınız demektir.. Acilen tedavi edilmeniz gerekiyor. Bununla yüzleşin.. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi