Kanı durdurmak
Önceki akşam, saatler 22.00a yaklaşırken bir acil/flash haber, haber merkezlerini salladı. Bazı tvler yayını kesip haberi duyurdular. Eski MİT müsteşarı Emre Taner, yeni MİT müsteşarı Hakan Fidan ve yardımcısı İstanbul özel yetkili Cumhuriyet savcısı tarafından ifadeye çağrılmışlardı.
Önce bir dinleme olayı.
Sonra dinlenenlerin konuşmalarının internete düşmesi.
Ve ardından sökün eden bu gelişmeler.
Devletin MİT ve diğer ilgili birimleri eliyle Kürt terör eylemlerinin karar kadrolarıyla görüştüğü artık bir sır değildir. Peki öyleyse halef-selef MİT müsteşarlarının şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılması neyin nesi? Devletin bir iç hesaplaşması mı? Birileri, bir yerler hükümeti zora mı sokmak isteğindeler?
Dinleme ve ardından internet yayını savcılığı harekete geçmeye mecbur etmiştir. Savcı, kanun neyi emrediyorsa onu yapmakla mükelleftir. Tezat şurada, bir tarafta görüşme yapılmakta. Diğer taraftan bu iş suç sayılabilmekte. Görüşmeler gizli. Suç sayma ise aleni. O zaman ortaya devletin kendi kendisiyle hesaplaşması gibi bir manzara çıkmakta.
Hiç şüphe yok ki bu netice, göze alınarak Oslo müzakereleri ve diğerleri yapılmıştır, yapılmaktadır. Burada aklı selimle kanunun lafzı, hatta belki ruhu çatışmakta. Aklı selim, kanı durdurmak için her teşebbüsü meşru, haklı ve isabetli bulurken kanun, koyduğu disiplinlerin ihlalinin hesabını sorar.
Bu ülkede çeyrek asrı aşkın bir zamandır kan akmakta.
Akan kan, bu devletin vatandaşının kanı.
O vatandaş bazen Türktür, bazen Kürttür.
Her iki halde de kaybeden Türkiyedir.
Muhtelif yaşlarda vatandaşlarımız ölmekte, yaralanmakta. İnsanın aklına geldikçe içi yanıyor. Şayet şu bölücü terör olmasaydı Türkiye, şimdi dünya kalkınmışlık sıralamasında daha güzel bir yerde olurdu. Bugün 17-16 aralığındayız. Eminiz ki milyon dolarlar, dağlara taşlara gömülmeseydi bugün büyük ihtimalle 13-14lerdeydik.
Terör yüzünden maruz kalınan ölüm sayısı 100 Bin civarındadır. Acı, çok, ama çok acı hakikat şudur. Türk, kaybını şehit saymakta. Türkün kaybı asker, polis. Kürt de kaybını şehit saymakta. Kürdün kaybı diğer unsurlar için terörist iken Kürtçüler için gerilla!dır.
Dram büyük....
Çok soğukkanlı olmak ve soğukkanlı bakmak gerekiyor. Eski yeni MİT müsteşarlarının savcılığa çağrılma tarihi de ilginçtir. Bu sarsıcı adli vaka, Kürtçü partiden bir bayan vekilin grup konuşmasında ana dilde eğitim için referandum istediği gün meydana geldi.
Kanı durduracak her adım meşrudur. Bir yerde silahların denize atılması, yaraların sarılması, kayıpların kazanılması şarttır. Zaman da aleyhe çalışmaktadır. Ne var ki devlete rağmen, hükümete rağmen, vatandaşa rağmen bu kan aksın isteyenler var. Halbuki Türkiye kan kaybetti. O kayıp olmasaydı bugün elbette ve mutlaka daha canlıydık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.