Köşem senindir Can Ataklı
Köşemi Can Ataklı’ya istediği zaman kullanması için veriyorum. Fikirlerine katılmasam da, hatta taban tabana zıt düşünsek bile, Ataklı’nın o fikirlerini özgürce söyleyebilmesi için canımı bile veririm. Can Ataklı’nın, Tahir Paşa Konakları’ndaki evinde içtiğim bir tas çorbanın hatırı var bende. Önceki gece CNN Turk’te; “bugün medyadaki son günüm olabilir” dediğinde, kalbinde demokrasi inancı taşıyan herkesin benim gibi davranmaya karar verdiğinden de eminim. Hatırlar mısınız bilmem?.. Aynı CNN Türk’e dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan çıkmıştı. Art arda yaşanan banka boşaltmalarını anlatıyordu. Laf arasında, her bankanın olduğu gibi Dışbank’ın da incelenen bankalar arasında olduğunu söyledi.. O bankanın da, tasarruf sahiplerinin mevduatlarını koruyup koruyamadığına bakıldığını, kullandırdığı kredilerin karşılığının olup olmadığının takip edildiğini söyledi.. Sonra Aydın Doğan bağlandı yayına.. Tıpkı önceki gece olduğu gibi... “Benim üzerimden kimseye kahramanlık yaptırmam” diyordu.. Tantan’ın infaz emri o gece verilmişti. Sözüm ona kendi partisinin başkanı ipini çekmişti.. (-ki biliyorsunuz ANAP’lı da olsa TANTAN, DSP kontenjanından bakan olmuştu) Önceki gece aynı kanal, aynı patron benzer bir oyun yine sahnelendi.. Can bunu biliyordu, ondan demişti; “bugün son günüm olabilir” diye.. Ama değil tabii ki.. O günler gerilerde kaldı. Artık Aydın Doğan ya da onun hışmından çekinen kiralık siyasiler yok. Ya da durumdan vazife çıkaran bürokratlar, artık kararlarını böyle almıyorlar. Dolayısıyla, Can, yazmaya devam edecek, fikirlerini yüksek sesle söyleyecek. Ben beğenmeyeceğim. Eleştireceğim. Yüksek sesle ona “yanılıyorsun” diyeceğim. Ama kimse ne onu ne de beni susturacak..
NE DEDİ CAN ATAKLI?
Can Ataklı o gece bir malumu ilan etti.. Herkesin bildiği ama yüksek sesle söylemeye korktuğu gerçeği.. En bariz örneği.. Arkasından atıp tutarken mangalda kül bırakmayanlar, yüzüne geldiğinde “o dönem siz dik durdunuz ama kurumunuz bilmem ne yaptı” falan dedi.. Ahh, ah. Neyse.. İlk sözü Bahattin Yücel söyledi aslında.. Eski Bakan, Can Ataklı’nın o günlerde kendisine geldiğini ve kendisinin arazi tahsislerinde yolsuzluk yaptığına dair rakip basın kuruluşunun elinde belgeler olduğunu söylediğini anlattı. Buna göre, eğer istifa etmezse söz konusu basın kuruluşunun kendisiyle ilgili yayın yapacağını söylediğini nakletti. Can Ataklı ne yaptı peki? Sn.Bakan’ın bu hatırasını doğruladı.. Bu kadar.. Sonra ise, Aydın Doğan dedi ki; “o dönem Ertuğrul bunu yapmışsa şerefsizdir”.. Ertuğrul Özkök de dedi ki; “Benim elimde Yücel’le ilgili bir yolsuzluk dosyası yoktu. Olsaydı derhal yayınlardım. Yücel ‘Evet Ertuğrul Özkök bana böyle bir şey söyledi’ derse, bu istifa mektubumu o an yürürlüğe koyunuz” ..
İSTİFA EDECEKMİŞ!
Bu çarpıtma işinde ne kadar mahir oldukları bir kez daha çıkıyor ortaya.. Hadisenin kendisinde zaten Ertuğrul Özkök ile Bahattin Yücel arasında bir diyalog geçtiği iddia edilmiyor ki.. Bay Ertuğrul.. Eğer varsa istifa edersiniz yoksa etmezsiniz olur biter. Niye şartlı koşulla istifa dilekçeleri yayınlıyorsunuz köşenizde?. Siz böyle meseleleri mesleki gurur yapıyor olsaydınız; ‘411 El Kaosa Kalktı’ faciasında, Ahmet Kaya’yı itibarsızlaştıran manşetlerinizde, Hrant Dink’in küçücük dar bir cemaat gazetesindeki haberini milyonların gözüne sokarak adeta hedef gösterdiğinizde, Uğur Dündar imzalı yalan-dolan testis haberlerinde istifa ederdiniz.. Sütunum bittiği için daha sayamadım.. Yoksa çok var. Ayrıca istifa, sizinle Aydın Doğan arasındaki özel bir mesele.. Toplumda ciddi arızalara ve travmalara yol açan bir sürecin sözcülüğünü, hatta suç ortaklığını sürdürmekle itham ediliyorsunuz.. Emeklilik yaşınız gelmiş de çoktan geçmiş bile.. Sizin yaşınızdaki adamlar kahvede geriye gün sayıyor. İster istifa edersiniz ister etmezsiniz.. Ama beni, bir fert olarak istifa ile kandıramazsınız. (zaten istifa edesiniz de yok ya) Bu yaptıklarınızın, yargı önünde hesabını vereceksiniz. Bütün suçu Çevik Bir’e yükleyerek kurtulamazsınız. İstifaymış.. Kalın sağlıcakla.