Serdar Demirel

Serdar Demirel

28 Şubat darbesi yargılanmalıdır

28 Şubat darbesi yargılanmalıdır

28 Şubat darbesi millî iradeyi ve millî değerleri doğrudan hedef almıştı. Geçen yazımızda bunun küresel bir müdahale olduğunu, yerli işbirlikçiler eliyle yürütüldüğünü, amacın; Soğuk Savaş sonrası yeniden şekillendirilecek küresel düzenin tesisinde Müslümanların değerleriyle yeni düzeninin inşasına katılmasını engellemek olduğunu yazmıştık.
Bu darbe, ekonomiden eğitime, bürokrasiden siyasete dindar insanları tasfiye etmek suretiyle Türkiye’yi bir İslâmsızlaştırma projesiydi. Asker angaje olduğu katı ideolojinin düşman tanımıyla harekete geçirilmişti; irtica.
28 Şubat’da alınan 18 maddelik kararların tamamının “irtica” üzerine oturtulduğu hatırlanmalı. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim, başörtüsü yasağı, YAŞ kararları ile ordudan atılan personelin belediyeler dahil hiçbir kamu kurumunda görev yapmasına izin vermemek gibi kararlar hep Türkiye’yi İslâmsızlaştırmaya matuf çılgınca kararlardı. Devletin sert çekirdeğinde mukîm elitlerin kendi halkına savaş açarak ülkeyi intihara zorlamaları gibi bir şeydi bu.
Alınan kararların gerekçesi; “ülkemizde şeriat hukukuna dayalı bir İslâm cumhuriyeti kurmayı hedefleyen grupların laik, demokratik ve sosyal hukuk devletimize karşı tehdit oluşturduğu” ifadesi ile pekiştirilmiş ve bununla doğrudan Refah Partisi, seçmenleri ve bilumum bütün dindar kesimler hedef alınmıştı.
Soru şu; bu hamle Türkiye’yi güçlendirdi mi? İçte ve dışta daha güçlü bir devlet kıldı mı? Ekonomisi düzeldi mi? İç barışını sağlayabildi mi? Eğitim sorununu çözebildi mi?
Bu minvalde soruları çoğaltmak mümkün ama verilecek cevaplar hep “Hayır” olacaktır, zira ülkeye giydirilen deli gömlek eli ayağı, bedeni işleyen canlı bir yapıyı felç etmiş, ülke ekonomisi silahın gölgesinde yapılan hırsızlıklar sonucu dibe vurmuştu. Laik-antilaik, Alevi-Sünni, Kürt-Türk kesimler arasında husûmet oluşturmak üzere komplolar tertiplenmiş, ülkenin birliği hedef alınmıştı.
Kuşkusuz toplumu kamplaşmaya zorlamak bu darbeyi başarılı kılmak içindi. Halkın iradesini korku atmosferinde teslim almak içindi. Yapılan hortumlamalara ses çıkarmasını önlemek içindi. Ve hatta İslâmî câmiayı tahrik ederek ayaklanmaya sevk etmek içindi. Asker adına öne çıkan insanların vuku bulabilecek bir ayaklanmada ne kadar insan öldürebileceklerinin planını bile yapmış olması ne tür badireler atlatıldığını işaretler.
Bu ülkeyi sevenler ülkeyi altüst edecek, içinden çıkılması kolay olmayacak tepkiler vermeyi reddettiler. Bir Cezayir tecrübesinin Türkiye’de tekrar edilmesine müsaade etmediler. Sivil yollardan, hukuk çerçevesinde haklarını aradılar, onlar hukuku tanımasalar da. Halk 28 Şubatçıları tasfiye etmek için barışçıl yöntemi tercih etti, ilk fırsatta Ak Parti’yi iktidara taşıyarak darbeye, ülkeyi soyanlara dur dedi.
Arap Baharı Türkiye’de yaşanmadıysa bu yüzdendir. Geçen yazımızda işaret ettiğimiz savrulmalara rağmen yapılması gereken buydu. Hükümeti düşürülen ve darbenin direkt hedefi merhum Erbakan Hoca’nın sevenlerinin sokaklara çıkmasını önlemek için gösterdiği sağduyulu gayret unutulamaz. Hocaefendilerin ülkeyi terk etmeleri, kendileri üzerinden ülkeye kurulan tuzağı açığa çıkarmak içindi.
Maddi ve manevi anlamda bu süreçte yaşanan mağduriyetler ve ülkenin kaybı çok büyük olmuştur. Etkisi hâlâ devam etmektedir. En ufak meselede devlet suçlunun yakasına yapışırken bu çaptaki büyük suçu görmezden gelme lüksüne sahip değildir. Suçlular ortada dolaşıyor. Dün gücün şehvetine kapıldıklarından geriye bolca delil de bırakmış durumdalar.
Şimdi bu darbeyi planlayanların mahkeme önüne çıkarılması ülkenin geleceğini sağlama almak için gereklidir. Asker ve sivil ayağıyla suçlular hesap vermelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi